THIRTY-EIGHT

8.1K 651 3.5K
                                    

"Interpol'un bana ne gibi bir teklifi olabilir?"

Harry aşağı yukarı bir şeyler tahmin ediyor olsa da anlamazdan geldi. Aslında bunu dahi sormadan reddetmesi gerekirdi ama kelimeler dudaklarından çıkmıştı bile.

"Uyuşturucu tacirlerinin yakalanması ve yer altı suç şebekelerinin çökertilmesi hususunda bir operasyon başlatmış bulunmaktayız. Eğer bize yardımcı olursanız, tanık koruma programı altına alınacaksınız. Ayrıca yüklü miktarda bir teşekkür tazminatı alacaksınız."

Adam son derece soğukkanlıydı. Bakışlarında ve sözlerinde karşı tarafa güven veren bir dinginlik vardı.

"Ben size yardımcı olamam. Herhangi bir uyuşturucu tacirini veya suçluyu tanımıyorum. Sevgilime yöneltilmiş, kanıtlanmamış halk iftiraları üzerinden yürüyerek bana ulaşmanız doğru değil."

"Hayır, hayır, yanlış anladınız." Wilhelm Adelstain başını iki yana salladı. "Sadece Louis Tomlinson için gelmedim. Bize direkt olarak onunla ilgili yardım etmek zorunda değilsiniz. Eminim sevgilinizin amcasını tanıyorsunuzdur. Veya dostlarını. Kendisi sadece bir iş adamı olsa da etrafındaki insanlar arasında mutlaka bizim aradığımız birileri vardır."

Vurgulu söylediği kelimelere bakılırsa, Louis de yakalanacaklar listesindeydi. "Benim size yardımcı olabileceğimi düşünmenizin sebebi Louis mi? Eğer öyleyse, benim yerime onunla iletişim kurabilirdiniz. Onun etrafındaki insanları ben tanımam, o tanır."

"Sizi bir tavsiye üzerine rahatsız ediyorum Bay Styles. Bizimle çalışmak isteyebileceğinizi düşündüm."

"Sizin Interpol'den olduğunuzu nereden bileceğim? Kimliğiniz falan yok mu?"

Adelstain elini ceketinin iç cebine attı. Arkadaki korumalar silahlarını çıkartmak üzereydi ki Harry bir el hareketiyle onları durdurdu. Zaten hemen sonrasında da adam ona kimliğini gösterdi.

"Tanık koruma programı dediniz." diye hatırlattı Harry. Düşünceli bir şekilde iç çekip etrafına bakındı. "Bunu biraz düşünebilir miyim?"

"Elbette."

"Numaranızı alabilir miyim?"

Wilhelm Adelstain ona kartını uzattı. "İstediğiniz zaman arayabilirsiniz."

"Aramazsam, teklifi kabul etmediğimi bilin. Bana tekrar ulaşmayı denemeyin. Bu sefer yanımda Louis olmadığı için şanslıyız ama başka zaman sizi mutlaka görür. Ve ben bunu açıklayamam."

"Anlıyorum, haklısınız. Haber bekleyeceğim." Elini uzattı. "Tanıştığıma memnun oldum. Umarım anlaşabiliriz."

"Umarım." Harry adamla tokalaşıp kartı cebine attı. Kısaca iyi günler diledi ve konuşmasını bile beklemeden arabaya ilerledi. "Sorun yok Connor, arabaya binebilirsiniz."

Harry'nin direksiyon başına geçmesiyle korumaların tamamı diğer arabaya yerleşti. Andy kendi kendine mırıldanmakla meşguldü. Halinden memnun görünüyordu.

"Bebeğim, parka gideceğimizi söylemiştim ama bir sorunumuz var. Şimdilik eve dönmek zorundayız. Çok üzgünüm."

"Hayııııv!" Andy huysuzca bağırıp kendini ileri geri sallamaya başladı. Neyse ki emniyet kemeri onu tutuyordu.

"Eve dönüyoruz dedim." Harry aceleyle cebinden telefonunu çıkarttı, tutucuya yerleştirdi ve Louis'yi aradı. Bu sırada da hızlıca arabayı çalıştırdı, park yerinden çıktı. Takip edilip edilmediğini anlamak için gözü sürekli dikiz aynalarına gidiyordu.

Louis'nin telefonuna ulaşılamıyordu. Birkaç kere denese de her seferinde 'Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor.' sesini duyan Harry sonunda pes etti. Onun yerine Lance'i aradı.

PERMANENT MIDNIGHTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin