FORTY-SEVEN

8.1K 594 2.7K
                                    

"Sıra sende, maymun." Harry Andy'yi kucağından indirdi, çocuğun yerde duran denge bloklarına dikkatle bakmasını izledi. Öğle yemeğini yeni yemişlerdi, Andy'nin odasında meyve suyu içip onun yaşına göre hazırlanmış jenga oyununu oynuyorlardı.

Andy elini uzattı, tam ortadan kafasına göre bir blok seçip çekti ve tahta blokların tamamının yıkılmasına sebep oldu. Harry ona gülerken o hiç mutlu görünmüyordu. Minik alnı kırışmış, kaşları çatılmıştı. "Oynamayalım."

"Dur tamam, küsme. Başka bir şey oynarız." Harry dizlerinin üzerinde doğruldu, tahta blokları birer birer toplamaya başladı. "Hadi legolarını getir."

"Tamam!" Andy bunu daha çok sevdiğini belirten bir coşkuyla ayağa fırladı, oyuncak kutusuna doğru koştu. Bu sırada Harry de tahta blokları toparlayıp kutusuna dolduruyordu.

"Andy, ben seni bir yere götürmek istiyorum. Bir... Oyun evine? Orada senin yaşında çocuklar da var ve bir sürü oyuncak olacak. Yeni arkadaşlar edinebilirsin."

Andy gayet umursamaz bir tavırla "Gitmem." dedi. Legolarının olduğu büyük çantayı alabilmek için sepeti devirdi ve içindeki oyuncakların tamamını yere döktü.

Harry onu anaokulu fikrine nasıl alıştıracağını hiç bilmiyordu. İlk girişimi direkt olumsuz sonuçlanmıştı. "Ama çok güzel bir yer. Oyun arkadaşların olur."

"Seninle oynayalım." Yere dökülen oyuncakların içinden lego setini buldu, tutacağından tutup çekiştire çekiştire ortaya doğru getirdi. "Babam da oynasın, Vens nens de oynasın."

"Tamam bebeğim ama biz sürekli seninle oynayamıyoruz, oradaki çocuklar hep seninle oynayacaklar."

"Ben istemem." Andy huysuzca kendini yere attı, oturdu. Setin fermuarını açmaya çalıştı ama bir yeri takıldığı için açamadı. "Baba sen yap."

"Yapar mısın lütfen."

"Yapav mısın vütven?"

"Yaparım bisküvi, ver bakalım." Harry mecburen anaokulu konusunu erteleyerek lego setinin fermuarını açtı. Önce lego tabanını yere serdi sonra rengarenk legoları bir kenara yığdı. "Hadi bakalım, mimar sensin. Ne yapacağız?"

"Mmmm." Andy işaret parmağını yanağına koymuş düşünürken Harry ona bakıp sırıtmakla meşguldü. En yakın arkadaşı Andy'di ve bu harika hissettiriyordu.

"Ev yapalım! Vista için ve Bevedi için de ev."

Harry memnuniyetle başını salladı. "Olur. Evi ve Winston'ın evini sen yap, Brady'nin evini de ben yapayım. Anlaştık mı?"

"Hm hm." Andy tamamen legolarına odaklanmış bir şekilde başını salladı. Asla karışık renklerle bina yapmazdı. Oynamadan önce legolarını renklerine göre gruplandırır, sonra her katı ayrı renk olacak şekilde düzenli çalışırdı.

O sınıflandırmayla meşgulken Harry alelacele öylesine bir ev yaptı. Andy kendisini çok başarılı hissetsin diye genelde o uyduruk şeyler yapıyordu.

Meyve suyu bardağını eline alıp arkasındaki duvara yaslandı ve küçük çocuğu izlemeye başladı. Bazen yanlış boyutta legolar kullanıyordu ve tüm binayı bozup en baştan başlıyordu. Dört kat blok dizince üçgen çatıyı yaptığı evin üstüne bıraktı ve Winston'ın kulübesini yapmaya başladı. Harry de onun sabitleyemediği çatıyı binanın tepesine sabitledi. "Ev çok güzel oldu."

"Bevedi'nin evi de güzel!" Andy aşırı çirkin oyuncak yığınını sırf Harry yaptı diye sevgiyle tanıtınca Harry öne eğildi, onun yanağını öptü. "Sen çok güzelsin. Böyle tatlı bir çocuğum olduğu için çok şanslıyım."

PERMANENT MIDNIGHTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin