18. Bölüm

771 14 0
                                    

24 Kasım 2019 Ankara 19:45
Cumhurbaşkanı Rıfat Doğan ülkenin içinde olduğu durumdan hoşnut değildi. Makam odasında dört dönüyordu. Bastonunu yere vura vura yeri aşındırmıştı.

"Dört cihetten pusu kurmuşlar. Ermeniler terörizme destek veriyor. Destek vermekle kalmıyor. İmralıdaki de bir Ermeni zaten. Almanya, Amerika, Fransa, İngiltere ve Yunanistan da destek verenler arasında var. Ama biz bunları orta doğuda birbirine düşürmesini biliriz."

Mehmet gülümseyerek "bilirsiniz efendim." dedi. Ama bunu dalkavukluk olsun dememişti. İçinden gelerek gülümsemiş ve içtenlikle söylemişti.

"Peki birbirine nasıl düşüreceğiz efendim?"

Rıfat gülümseyerek koltuğuna oturdu. Bastonunu iyice kavradı.

"Bizim yapacağımız sadece Irağa ve Suriye'ye bir operasyon. Gerisi ketçap gibi gelecektir."

Mehmet Rufatın işaretiyle sandalye'ye otururken "anlamadım efendim." dedi.

"Bak evladım! Amerika PYD'ye, Rusya Esad ve Daeş'e, geri kalan büyük ülkeler de PKK'ya destek veriyor. Ortada büyük bir güç mücadelesi var."

Mehmet şaşırarak "ama nasıl olur?" diye Rıfata sordu.

"Amerika PKK'ya destek vermiyor mu?"

Rıfat bastonunu yere sertçe vurdu. Kaşlarını çattı ve bastonunu daha da kavradı.

"Amerika bunları kullandı. Sonra paçavra gibi bir kenara attı. PYD'ye de aynısını yapacak."

Mehmet kafasını öne eğdi ve "haklısınız." dedi. Dinlemeye devam etti.

"Bunlar Pkk'nın son çırpınışları. Bu kaos planını güç gösterisi için yaptı ama artık gücü kalmadı."

Mehmet duyduklarına sevindi ve tebessüm etti. "Ve biz de son güçlerini de yok edeceğiz." dedi.

"Evet evladım. Öyle yapacağız. Ve Pkk yok olunca onlara destek verenler diğer örgütleri kendine çekecek."

Mehnet duyduklarına geçen her dakika'da daha da hayran kalıyordu.

"Sizin siyasetinize hayranım efendim. Ve sizden daha üstte bir siyasetçi tanımıyorum."

Rıfat bastonunu yavaşça yere vurdu ve "beni övme." dedi.

"Benim hatalarımı söyle."

"Olur efendim. Görürsem söylerim."

Rıfat güldü ve bir not kağıdını Mehmet'e verdi.

"Oğzuhan şimdi Ankarada değil. Bu yüzden sen kimin hangi şehirdeki tehlikeyi bertaraf etmek için çabalayacağına karar vereceksin."

Mehmet kağıda baktı ve "bunlar ne?" diye sordu.

"Teröristlerin hedefleri o kağıtta yazılı. O şehirlere gideceksiniz ve Allahın izniyle tehlikeyi bertaraf edeceksiniz. Şimdi çıkabilirsin evladım."

Mehmet gülümseyerek ayağa kalktı. Asker selamı vererek "emredersiniz efendim." dedi ve çıktı. Hızlı davranarak gizli toplanma yeri olan bir evin kapısını çaldı. Kapı açılınca içeri girdi. Antrede bir kaç saniye bekledi ve karşısındaki oturma odasına baktı. Oturma odası boştu. Sağına döndü ve salona girdi. Eski, kahverengi koltuklardan birisine oturdu.

Ezgi gülümseyerek Mehmet'e baktı. "Ne oldu?" diye sordu.

"Cumhurbaşkanımız şerefsizlerin planlarını öğrenebilmiş mi?"

Mehmet "planları zaten belliydi." dedi. Cebinden not kağıdını çıkardı.

"Asıl önemli olan saldıracakları yerleri öğrenmekdi. Ve onu da öğrendik."

İrem merakla ve öfkeyle "Nerelermiş?" diye sordu.

"Senle ben Konya'ya gideceğiz. Buğra ve İrem de Bursaya gidecek."

İrem "tamam." dedi ve ayağa kalktı. Mehmet ve Buğra'ya baktı.

"Peki Bursa ve Konya'da nereye saldıracaklar?"

Mehmet dişlerini sıktı. "Tarihi güzelliklerimize." dedi.

"Bursada Ulu Cami'ye, Konya'da Mevlana türbesine bombalı saldırı olacakmış."

İrem kafa salladı ve "tabi istihbaratlar doğruysa." dedi.

Mehmet de ayağa kalktı. "Doğrudur." dedi. Kanepebin altını açarak silahları çıkardı.

Kanepenin altından M4A1, MP5 ve P90 marka silahlar, şarjörler ve de el bombaları çıktı.

Buğra ve İrem çıkan silahları valize doldururken Mehmet "özel uçak hazır. dedi. Saatine baktı ve "hadi çıkalım." diye ekledi.

"Fazla zamanımız yok."

İrem "tamam." dedi ve üzerindekileri herkes değiştirdi. Fiat Doblo marka arabaya bindi ve trafikte pek zorlanmadan havalimanına gitti.

🗯BÖLÜM SONU🗯

Vatan Bekçileri (+18) (Ara Verildi)Where stories live. Discover now