13

627 36 16
                                    


Lexa cimri bir insan değildi, özellikle iş hediye seçmeye geldiğinde hiç değildi. Bu konuda ki tutumu ve tavrı mutlaka üstündü, üstelik harcamaktan çekinmeyen bir yaşam biçimi ile birleşmişti, içinde anne babasının tüm sahip olduklarını sanki hıncını almak için harcama ihtiyacı vardı. Yani asla ama asla hediye aldığı kişileri hayret ettirme konusunda başarısız olmazdı.

Yakınlarına, gözde insanlarına neler alacağını biliyordu: Anya, Lincoln, Aden, Halası ve Amcası. 

Ama her zamanki gibi, Clarke Griffin oyunun gidişatını değiştirmişti, senelerdir aynı olan yapılanmış gidişatı raydan çıkarmıştı. Lexa, planlı olmayı, yapılandırılmışı severdi.

Lexa ne olduklarından emin değildi. 

Ve bu onu korkutuyordu. 

İlişkilerini sıkı sıkı tutabilmek için kapasitesi yoktu. Nasılsa, Clarke Griffin'e tutulmuştu. Önceden küçümsediği o kızla.

Şimdi, fark etti. Bu küçümseme değildi, tersine, sempatiydi.

Clarke her düşüncesini işgal etmişti, daha önce hiçbir kızın etmediği gibi. Clarke'ın gülüşünü düşünmek bile tüm gününü canlandırıyordu. Clarke'ın sesi, içinde ki kıvılcımları uyandırıyordu. Ve tabi ki, o samimi anları. Ufak dokunuşlar, bakışlar, sanki neredeyse öpüştükleri o anlar, rüyalar.

Nadir dokunuşlar, Clarke'ın nadir öpücükleri Lexa'nın içini ısıtıyordu.

Hasta olduğunda ona çorba yapması?

Veya kendini incittiğinde ona yardım etmesi? Hala yardım etmesi?

Clarke'ı hayal edilebilir her şekilde istiyordu.

Ve bunu sadece bir hediye ile nasıl belli edebilirdi ki?

Hediye kartlarının çok soğuk, kişisel olmayan bir şey olduğunu düşündü. Bencilce, daha unutulmaz bir şey olmasını istedi. Ve Clarke'ın ressam olduğunu değerlendirdi.

Sanat malzemeleri.

Alışveriş merkezinde ki her yaratıcı mağazalara, el işi mağazalarına didik didik baktı. Hayal kırıklığı içindeydi. Orada ki şeyler, kesinlikle daha amatörler içindi, Clarke gibi yetenekli bir insana yakışmazdı.

Ve Tanrım, Lexa Clarke'ın kesinlikle ama kesinlikle yetenekli olduğunu düşünüyordu.

Sessiz bir uflamayla, kararını verdi, Clarke Griffin en iyisini hak ediyordu. Lexa, bunun kendisine hastanede ve hasta olduğunda yanında olmasının geri ödemesi olarak düşündü. Clarke her zaman kendinden önce başkalarının düşünen bir insandı.

Saatlerce, bitmeyen sanat malzemelerine bıraktı kendini: Fırçalar, boyalar, paletler, kalemler, süngerler... Ne yaptığı hakkında en ufak bir fikri yoktu.

Ve tabi ki, son dakikaya kadar bekledi, şimdi acelesi vardı.

Eve motosikletiyle birlikte geri döndü, boş ellerle. Ve iç çekerek kendini yatağa bıraktı, telefonunu çıkardı.

Ve sonra kafasına dank etti.

Clarke'ın bir ya da iki kere internette sanat malzemeleri için bir site bulduğunu ama orada ki şeylerin yarısını bile alacak maddi durumunun olmadığından bahsettiğini hatırladı.

Lexa hızlıca araştırmasına başladı, her siteye saatlerini ayırdı, Costia'ya bile bilgi almak için yazdı.

Ve sonra bulduğunda, içinde ki çöken hislerle, teslimatın sona erdiğini gördü.

Herkes değil. Sen değil. // ClexaWhere stories live. Discover now