23. Bölüm

940 151 99
                                    

"Gidemezsin."

"Senden bu zamana kadar sadece bir şey istedim ona da hayır diyorsun. Senden nefret ediyorum!"

"Benden ne istediğinin farkında mısın Sunhee? Düzgün bir şey isteseydin izin verirdim. O kadar insanın olduğu o yere gidemezsin."

"Keşke senin gibi bir abim olmasaydı!"

"Öyle mi? Ben de senin gibi kardeşim olsun istemezdim ama elimdekiyle yetinmek zorundayım."

Buradaki en zor günümü yaşıyordum. İlk geldiğim gün bile bu kadar zor değildi. Baekhyun ve Sunhee birbiriyle gerçek bir abi kardeşi gibi kavga ediyordu. Kardeşim oldukça uysal olduğu için böyle büyük bir kavga etmediğimiz için bana bu durum oldukça saçma geliyordu.

Sunhee iki dakika önce sinirden rafta duran çerçeveyi hemen yan tarafımda duran kolona fırlatmıştı. Baekhyun'la ikisinin fotoğrafıydı. Ben ise köşedeki koltukta dizlerimde battaniye ile oturmuş sadece boşluğa kitlenmiştim. Karışmak istiyordum. Ama karıştığım anda öfkeleri bana da patlar diye korkuyordum. Zaten bir misafire göre kucağımdaki battaniye ve elimdeki kahve ile yeterince misafirlik haklarımı zorluyordum.

"Ben o partiye gideceğim ister izin ver ister izin verme!" Sunhee kendinden o kadar emin konuşuyordu ki onun adına üzülüyordum. Baekhyun izin vermediği sürece oraya gidemezdi. Bağırmasının bir anlamı yoktu.

"Sana oda hapsi vermemi istemiyorsan daha fazla uzatma!" Baekhyun öfkeli olduğunda hayallerimde tanıdığım Baekhyun'a benziyordu. Konunun benle yakından uzaktan alakası olmadığı için ara sıra pişkince mimiklerini izliyordum. Ne kadar güzeldi ya.

"Ver! İstiyorsan kilere kapat beni. Sen onu da yaparsın cani herif."

"Sana okuman için boşuna para veriyorum. Cani insan öldürene denir, bana zorba falan demen gerekiyordu, onu Sehun'a söyle sen. Bunu da mı ben öğreteyim?" Peki olay bana neden patlamıştı şimdi? Utancımın yüzüme vurulmasıyla dizlerimi kendime çektim. Bu ev, Baekhyun'a bağlı durumda olmak beni pısırıklaştırıyordu. Ben eski ben olsam, Baekhyun da bu kadar güzel olmasa yapacağımı biliyordum.

"Bir de Sehun'a soralım bakalım o ne diyecek? Sehun sence de Baek çok abartmıyor mu?"

"Abi. Baek değil, abi." Baekhyun'un düzeltmesine karşılık Sunhee sadece gözlerini devirdi. Bir anda ikisi de bana bakınca elim ayağıma dolaştı. İkisi de gözümde haksızdı ama bunu dile getirdiğim anda Baekhyun az önce şans eseri kurtulduğum çerçeveyi bana yedirir gibi görünüyordu.

"Ben, bence aile arasına girmeyeyim." Diyerek kaçmayı denedim.

"Abin olan Sehun değil benim Sunhee, gidilmeyecek diyorsam gidilmeyecek. Abin olarak ne yapacağına ben karar veririm."

"Sen hiçbir şeye karar veremezsin. Abim olman hayatım hakkındaki bütün kararları senin vereceğin anlamına gelmiyor." Baekhyun beni yerimden sıçratan bir kahkaha attı.

"Hayatın mı? Kendi ayaklarının üzerinde durmaya başlayana kadar sen bana bağlısın."

"Senden nefret ediyorum!" Bunu belki onuncu defa dile getirmişti Sunhee. Yani beni öldürmüş, diriltmiş, duygularımla oynamış olmasına rağmen ben bile nefret edemiyordum, Sunhee bunu nasıl başarabilirdi acaba?

"Hayatmış!" Baekhyun küçümseyici bir şekilde Sunhee'ye baktı. "Yaza veda partisine gitmek mi senin hayatın?"

"Evet! Benim de bir hayatım var. Ben de sosyalleşmek istiyorum. Ben de arkadaşlarımla eğlenmek istiyorum. Ama sen bütün bunları elimden alıyorsun." Şu an bu kavganın gerçekten gereksiz uzadığını hissediyordum. Yarım saattir aynı konuları konuşuyorlardı çünkü. Hayır, bir de televizyonun önüne geçmişlerdi.

RescuerWhere stories live. Discover now