24. Bölüm

1.1K 156 109
                                    

Güzel bir sabahtı diyebilirim. Baekhyun'un izin günüydü. Sabah onun yaptığı gürültülere uyanmıştım ama şikayetim yoktu. Temizlik yaptığını gördüğümde yardıma ihtiyacı olup olmadığını sordum. Hallettiğini söylediği için koltuğa oturup öylece onu izledim. Temizlik yaparken bile sanat eseri gibi görünmesi oldukça hoştu. Birinin temizlik yapmasını, en sevdiğim filmi izlermişçesine keyifle izleyeceğimi düşünmezdim.

Elindeki bezle sandalyeye çıkıp mutfaktaki avizenin tozunu almaya çalıştığında ayağa kalktım.

"Bırak da yardım edeyim." Demem üzerine yukarıdan bana kötü bir bakış attı. Kesinlikle boyla ilgili bir imada bulunmamıştım ama öyle anladığına emindim.

"Sanki bu zamana kadar sen sildim."

"Biliyorum ama en azından bu kadar yardımım olsun, sabahtan beri boş oturuyorum." Karşılık olarak bezi suratıma çırptıktan sonra parmak uçlarına yükselip avizeyi silmeye başladı.

"Boş oturmaya devam et o zaman." Silmeye devam ederken üst kısımlar için daha fazla uzanmaya çalıştı. "Oradan bakınca yardıma ihtiyacım var gibi mi görünüyor?" Bu sırada altındaki açılır sandalye altında sallandığında düşeceği korkusuyla bacaklarına sarıldım. Ani hareketimden dolayı dengesini sağlayamadı ve ayakları sandalyeden kaydı.

Onu bir anda kucağımda bulmayı beklemediğim için neredeyse düşürecektim. Boynuma sıkıca sarıldığında nefesim kesildi. Solukları yüzüme vuruyor, sıcak teni, tenime işliyordu.

Onu çok özlemiştim, gerçekte bir kere bile hissedemediğim hayallerimle sınırlı kalan vücudunu, sıcaklığını ve şefkatini özlemiştim.

"Bu yüzden işime karışılmasını sevmiyorum." Dedi haklı bir şekilde. Neredeyse düşürüyordum çünkü onu.

"Üzgünüm. Düşeceksin sandım."

"Şuna dokunmaya bahane aramıyorum demiyor da." Dudaklarından hafif bir gülümseme geçene kadar bana kızgın sanıyordum. Şakalaşma seviyesine geldiğimize göre benden o kadar nefret etmiyordu.

Ona verecek bir cevap düşünürken Sunhee'nin sesi mutfakta duyuldu. Baekhyun'u hemen kucağımdan indirdim.

"Aşk yapmanıza karşı değilim ama ortak alanlarda yapmazsanız iyi olur." Diyerek tezgahtaki sepetten muz aldı ve yemeye başladı.

"Abinle düzgün konuşmayı öğrenemez misin sen?" Baekhyun'un kızdığı şey benim oldukça hoşuma gittiği için çaktırmadan Sunhee'ye sırıttım. Ben de isterdim Baekhyun'la aşk yapalım.

"Düzgün konuşuyorum zaten." Omuz silkip kapıya yürüdü. "Ben okula gidiyorum. Siz de kaldığınız yerden devam edin hadi." Baekhyun arkasından söylenerek tezgahtaki dağınıklıkları toparlamaya başladı.

"Devam etmeyecek miyiz?" Sorum üzerine ateş saçan gözlerle bana baktı. "Avize temizliğine yani."

"Etmeyeceğim!" Diye bağırması beni güldürdü.

"Baek bir sorun var." Sunhee telaşlı adımlarla gelip bize fısıldadı.

"Ne oldu?"

"Kapıda polisler var."

"Ne?" Baekhyun panikle ellerini kuruladı. "Kapıyı açtın mı?"

"Hayır pencereden gördüm." Der demez zil çaldı. Üçümüz de korkuyla birbirimize baktık.

"Sehun sen odaya gir ve sakın çıkma. Sunhee sen de içerde kal." Ben odaya, Baekhyun ise telaşla kapıya koştu. Kapalı kapıya yaklaşarak konuşulanları duymaya çalıştım. Fakat en ufak bir ses bile duyamıyordum. Yarım dakikanın ardından kapının kapanmasını işittim. Yavaşça kapıyı araladım.

RescuerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin