25. Bölüm (M)

1.5K 144 75
                                    

"Yüzüme bakmaya biraz daha devam edersen seni polise teslim edeceğim." Bana yaptığı itiraf ve öpüşmemizden andan beri yanakları normale dönememişti. Suratın yoğun bir pembelik ve ışıltı vardı. Uzun yol boyunca öpüşmemiz aklına geldikçe direksiyonu daha sıkı kavrıyor ve dudaklarını kemiriyordu.

Tamirci gelip gittikten sonra bir daha öyle bir yakınlaşma sağlayamamış, hatta düzgün cümle bile kuramamıştık. Benzinlikte verdiğimiz mola ve ona yolu tarif etmem dışında hiç konuşmamış bile sayılırdık. Gözlerimin içine bakmaya bile çekinir bir haldeydi. ,

"Lütfen sana bakmama izin ver." Dedim, yüzüm ondan tarafa dönüktü ve yanağımı arabanın koltuğuna yaslamıştım. Hala benden hoşlandığı gerçeği bütün bedenimin için lavlar geziyormuş gibi hissetmeme neden oluyordu. Sıcacık ve yakıcı bir histi.

"Hayır, dikkatimi dağıtıyorsun." Bana beni sevdiğini söylemişçesine mutlu oldum ve sırıttım.

"Dikkat çekici olduğumu mu söylemek istiyorsun?"

"Hayır, biraz daha bana bakmaya devam edersen kaza yapacağız demek istiyorum." Benden hoşlandığını söylemişti ama yine de duygularını bilmediğim için şansımı zorlamamak amacıyla sözünü dinledim.

Çevre yolunu aştıktan sonra onu evimin olduğu caddeye doğru yönlendirdim. Tuhaftı, bir zamanlar gittiğim, her gün geçtiğim yollardı. Biliyordum, tarif edecek kadar tanıyordum ama aynı zamanda o kadar yabancıydı ki sanki yıllarca burada yaşamamış gibiydim.

"Bana ne gibi bir ilaç verdiler böyle." Caddenin tanıdık ama bir o kadar yabancı oluşu beynimi bulandırdığı için gözlerimi kapadım.

"İyi misin?" Baekhyun'un arabayı yavaşlattığını fark ettim.

"İyiyim." Hayır değildim. "Ben yıllarca burada yaşadım, bulvarın her yerini ezbere bilirdim. Hiçbir şey değişmemiş olmasına rağmen her şey çok bulanık. Sanki burada yıllarca yaşamış olan ben değilmişim gibi. Sanki rüyamda gördüğüm bir anı canlandırmaya çalışıyorum."

"Sehun seni duygusal anlamda hadım etmeye çalıştılar. Seni tetikleyen, insanları öldürmene yol açan her şeyden seni arındırmaya çalıştılar. Öfkeni kontrol altına almak istediler. Bir terslik çıkmasaydı başaracaklardı da."

"Terslik değil. Terslikten çok daha güzel bir şey." Yeniden gözlerinin içine baktım. İyi ki ona aşık olmuştum.

"Her ne ise işte. Ne taraftan gideceğiz?" Evime çıkan sokağa varmadan hemen önceki kavşağa geldiğimizi o an fark ettim.

"Sola girmen gerekiyor." Saatlerdir araba kullanıyordu. Yorulduğunu biliyordum. Yorulmamasına imkan yoktu ama ne şikayet etmiş ne de bir an olsun direksiyonu bana vermeyi kabul etmemişti. "Sokağın sonundaki ev." Başını eğerek sokaktaki evleri şöyle bir süzdü.

"Kardeşimin burs parasıyla alışveriş yapan adamın burada yaşadığına inanmak zor geliyor."

"Sen bir de benim evimi görsen." Sokaktaki en gösterişli ev benimkiydi ama hala durup durmadığını bile bilmiyordum evimin. Ya da içinde başka birinin yaşayıp yaşamadığını.

"Dikkat çekmemek için arabayı burada bırakıp yürüyelim." Onu onaylayarak şapkayı ve kemik gözlüğü tekrar taktım. Sabahın beşiydi ve sokak lambalarının aydınlattığı yerler dışında her yer karanlıktı. Arka koltuktan büyük bir sırt çantası aldı. Şimdilik çanta boştu. Evime gittiğimizde umarım doldurmayı başarabilirdik.

Sokak boyunca kaldırımlara dikili olan ağaçların altından geçtik. Sokağımda en son hatırladığım kadarıyla polis kameralarından yoktu fakat yaşayanların kendi kişisel güvenlikleri için kullandıkları kameraları elbette vardı. Olabildiğince gölgelerde ve ağaçların yakınlarında yürüdük o yüzden.

RescuerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin