12.

3K 98 0
                                    


Her şekilde, her şeyin son bulacağına dair büyük umutlarım var yada umutsuzluklarım. Hayatın ne kadar zalim olduğunu daha anneme doyamamışken bir tek o'yum varken kaybedişimle anladım. Onun ellerinin kırışmış halini görmeyi o kadar hayal etmiştim ki yine de yerinde duramayan canlı halini, tek ailemdi ve şimdi yuvasız kalmıştım. Gülen gözlerini öyle özlemiştim ki bende kalan son parça fotoğraflarımıza bakarken, yeni doğan güneş perdesiz camdan içeri nüfuz etti, başımı kaldırıp dışarıda akıp giden hayata kulak verdim. Kuş ötüşlerini bastıran araba sesleri, ileride ki denizden gelen yosun kokusuyla buluşup konuşma sesleriyle bütünleşip beynime doluyordu. Gözlerimi kapadım ve bu hayatta ki anlamsız koşuşturmacaya kendimi bıraktım. Camı kapatıp güneşliği çektikten sonra masadaki defter ve kalemin başına oturdum. Annemin varlığı ölse de onu yaşatmak için her şeyi yapacaktım. Onu unutmadan, hisleri içimden silinmeden kağıda dökmeye karar verdim. Çünkü zaman da hayat gibi zalimdi sizden her şeyinizi alıyordu.

'Ben Alp Demir Saygın kim olduğumu bu satırlarda okuyacaksınız ama en çok meleğimi'...

Çok zaman geçmişti, ama ne kadar olduğu hakkında bir fikrim dahi yoktu. Bir kaç gün uyumuyor bir iki saatlik uykudan uyanıp yazmaya devam ediyordum. Pes etmeden acıları mutlulukları tekrar yaşayarak yazıyordum. Yaz yeniden gelmişti toprak annemi benden alalı bir yıl olacaktı. Koskoca bir yıl neler yaptığıma baktığımda bir hiç olduğunu görmüştüm. Elimdeki biten defteri diğer dört defterin üzerine bırakıp yeni defter aramaya başladım pes edip anahtarımı ve bir kaç lira para alıp sokağa indim. Yolda yürüyenlerin baktığı, dönüp bir daha baktığı bir insan olmuştum. Omuzlarıma değen saçlarıma, bir ip yumağını andıran sakallarıma, belki de bir çöp arabasından beter kokuma, kararmış göz altlarıma kızarık gözlerime ama hiç biri umurumda bile değildi. Kırtasiyeden defterleri alıp geldiğimden daha hızlı evime dönmüştüm. Kaldığım yerden devam ederken usanmadan yorulmadan bitirmeye çalışıyordum.

Yaz kendini iyice gösterip kızdırırken sahile bakıp son satırlarımı yazıyordum 'Ve o asla ölmedi artık sadece yok.' bir yerlerden gelen zil sesi sinirlerimi bozarken bu kadar yakınımdan gelmesini cama yakın oturmama bağlayarak odaya döndüğümde zilin evde çaldığını fark ettim bir kaç dakika emin olmak için bekledikten sonra kapıya ilerleyip beklemeden açtım karşımda gördüğüm kız geçmişimden gelmiş gibi bir tanıdıklık ile bana bakıyordu

-Demir

-Buyrun

-Bugünde mi gelmeyeceksin? kaşlarım istemsizce çatılırken

-Biriyle karıştırdınız sanırım uzun zamandır bir yere çıkmıyorum deyip kapıyı kapatacakken son anda durduran elle ittirmeden kapalı şekilde durdum

-Bende onu diyorum bugün birinci yılı bugünde mi gelmeyeceksin? İğneler kalbime önce saplanıp sonra çıkarken bu hızlıca tekrarlanıyordu

-Ona ihtiyacın olduğunu biliyorum, annen orada ve seni bekliyor tam dokuz aydır bir kere bile gelmedin ama o bekliyor her gün gelmediğinde tekrar ölüyor duyduğum son cümleyle öfkeme hakim olamadan kapıyı açıp boynuna dolamıştım parmaklarımı

-Defol git diyebilmiştim dişlerimin arasından beynim şuan sadece bu cümleyi kurabilecek kadar çalışıyordu

ellerimi çözüp geri adım atacakken

-Ben hiç bir yere gitmiyorum dedi titreyen sesine rağmen dik duruşuyla,

-Sen gelmeden hiç bir yere gitmiyorum duydun mu Demir Bey diye son cümlede kükremişti ruhsuz bir sinir gülmesi bedenimi sararken

-Sen diyerek durdum gözlerinin tam içine bakıp, kimsin ? diye sorduğumda göz bebeklerinin titrediğini görmüştüm

-Annem beni yuvaya bıraktığında dört yaşındaydım on sekiz yılımı onsuz geçirdim parmağıyla kalbimi ittirip

PARÇAWhere stories live. Discover now