17.

1.8K 68 0
                                    


İmzalanmış kağıtları eliyle tek dizin haline getirirken geniş masasının önünde onu süzüyordum, kırlaşmış saçları anneme yakıştığı kadar olmasa da onu da farklı gösteriyordu. Gözlerim her zerresini tararken ona bu kadar benzemekten tiksinti duyuyordum. Elleri işlevini yitirdiğin de gözlerimi izleyen gözlerine baktım hafif bir tebessüm dudaklarıma peydah olduğun da

-Alayım Hakan Bey dedim uzanırken

-Oğlum dedi her harfi dudaklarından acınası bir yavaşlıkla dökülürken

-Buyurun dedim

-Neden dedi, bu soru tam bir yıldır günlerimde, her saatime yayılmış, kulaklarım duymaktan aşınmıştı, dudaklarımın duymadığı her dakika beynimde dönüyordu hayatımda hiç durmadan varlığını koruyan bir kelimeydi, neden. Neden annemi öldürdün baba. O da şimdi neden ona bir kez olsun baba demediğimi soruyordu. Onu bulalı bir yıl olmuştu, teklif ettiği müdürlüğü reddedip asistanı olalı tam bir yıl, evimiz ayrıydı böylece ona hiç bir zaman baba demek zorunda değildim, benim babam değildi çünkü. Her ne kadar bu dünyada ki melekle bir arada kalmamı sağlayan bizi tanıştıran o olsa da bizi ayıranın da ta kendisiydi. Adımlarım geri ilerlerken kapıya varıp hızla çıktım. İmzalı kağıtları geniş bekleme salonun kenarında ki masama bırakıp binanın tam ortasında duran asansöre yöneldiğim de arkamdan gelen

-Demir Bey sesiyle duraksadım o sırada açılan asansör kapısı bekleyip kapandığın da

-Evet Ebru Hanım dedim asistanıma, ne hoştu değil mi asistanın asistanı vardı patron oğlu olmanın verdiği bir ayrıcalıktı, çünkü hiç bir asistanın başka bir asistanı yoktu. Benim için iyi bir durum olsa da, çünkü bilmediğim bir çok şey vardı ve her şeyi geçen hafta yirmi beş yaşına giren bu kızdan öğreniyordum, kendimi tuhaf hissetmeme engel değildi.

-Şimal hanım az önce şirkete geldi babasıyla birlikte, Hakan Beyin odasında sizi bekliyorlar. Başımı hafifçe sallayıp adımlarımı geri çevirdim az önce çıktığım odaya, yine bir ortaklık evliliği konuşulacaktı. Benim açımdan hiç bir sorun yoktu anlaşmalı bir evlilikti ama Şimal her seferinde inatla reddediyor benimde reddetmem için yalvarıyordu. Bense babamın çetrefilli işlerini ve anneme ne yaptığını tam olarak öğrenmeden karşıma almak istemiyordum. Bunca zamandır boşuna sabretmiyordum parmaklarımı boynuna dolamamak için. Bir arpa boy yol alamasam da hissediyordum zaferim yakındı. Cansu ile bunun defalarca planını yapmıştık az kalmıştı.

Odaya girdiğim de başı öne eğik Şimale baktım en önce

-Gel oğlum nikah tarihini konuşuyorduk bakışlarım Hakana dönerken oyalanmadan hızla Şimale çevirdim bu yüzdendi kurbanlık koyun misali eğik başı. Ne olmuştu da beş aydır reddettiği bu anlaşmayı kabul etmişti. Geldikten bir müddet sonra öğrenmiştim babamın sırf bu karlı ortaklık için beni çağırdığını, dile getirmese de anlamıştım.

-Elbette dedim Feyruz Beyin ve Şimalin karşısına çökerken kızarmış şiş gözler nefretle ruhuma aktığında umursamadım, kabul etmeseydi direnseydi, kaçsaydı, ikna etseydi.

-Otuz Kasım diyoruz dedi Feyruz Bey gözlerimi saatin içinde ki takvime çevirdikten sonra on gün olduğunu gördüm

-Fark etmez, yarın da olur dedim ince alayımla

-Benimle evlenmek için bu kadar hevesli olduğunu bilmiyordum dedi kin kusarken istemsizce gözlerimi devirip elimle oynadığım kaleme çevirdim bakışlarımı

-Uygun falan değil otuz Kasım diye bağırarak kalktığında hızla kapıya ilerlerken Feyruz bey Şimal diye kükreyip ardından bize dönüp bir Aralık dedikten sonra bir hışımla arkasından çıkmıştı. Kendimi gülmekten geri koyamamıştım.

PARÇAWhere stories live. Discover now