Ep.127 "Bu mutluluğuna şahit olmak öyle güzel ki"

1.6K 92 34
                                    

Aybüke'den

"Kızım bak bundan da ye."

"Yenge, enginar ye enginar."

"Aybüke abla, bence şu börekten de yemelisin."

"Hayatım portakal suyu getireyim mi ben sana? Anne evde var mı portakal? Bu mevsimde bulunur mu ki portakal? Aybüke, canın çekti mi? Hemen gidip alayım."

Tolga tam kalkıyordu ki kolundan tutup durdurdum.

"Hayatım, istemiyorum portakal. Otur lütfen."

"Emin misin Aybüke?"

"Eminim hayatım."

"Tamam o zaman bunları ye, hadi."

Gülerek kafa salladım. Hepsi dört bir koldan bana bir şeyler yedirmeye çalışıyordu. Canlarım benim, nasıl da mutlu, nasıl da heyecanlılar.

"Hepinize teşekkür ederim. Ama ben bu kadar şeyi yiyemem ki."

"Tamam çocuklar, kız haklı. Sen hepsinden azar azar ye güzel kızım."

Gül anneye gülüp masanın üstündeki elini tuttum.

"Gül annem, teşekkür ederim. İyi ki varsın. Annem yanımda değil ama iyi ki sen varsın."

Gül anne gülümseyip elini elimin üstüne getirdi.

"Canım benim, güzel kızım. Ben hep yanındayım senin. Ne zaman ihtiyacın olursa hep yanındayım."

"Biliyorum. Teşekkür ederim."

Gül anne şefkatle gülümseyip tuttu elimi. Ardından gülüp konuştu.

"Hadi hadi, lafa karıştırmadan ye bakalım tabağındakileri."

Ben de gülüp kafa salladım.

"Tamam."

"Hayatım bu arada şu doktor işini bir an önce çözmemiz lazım."

"Tamam hayatım çözeriz."

"Bugün gidip görecektik bebeğimizi ama eve gelince kaldı."

"Gideriz hayatım. Yemekten sonra gideriz olur mu?"

Tolga heyecanla gülümseyerek kafa salladı.

"Tamam. Gidelim. Şu yakındaki hastaneye gidelim o zaman."

"Tamam canım."

Tolga yanağımı öpüp önüne döndü. Ben de gülerek baktım heyecanına. Ah, nasıl da güzel olacak baba olunca. Nasıl da yakışacak benim adamıma babalık.



Tolga'dan

Heyecanla gülüp devam ettim yemeğe. Bir an önce yiyip bitirelim de gidip bebeğimizi görelim. Kapı çalınca kaldırdım başımı. Annem kalkacakken ben kalktım yerimden.

"Anne sen dur, ben bakarım."

Annem kafa sallayıp geri oturdu yerine. Ben de gidip kapıyı açtım. Gördüğüm yüzle kaşlarımı kaldırıp baktım. O da beni görünce gülümsedi anında. Ben de gülümseyip konuştum.

"Merhaba."

"Merhaba oğlum. Nasılsın?"

"İyiyim, sen nasılsın?"

"Ben de iyiyim. Berfin bunu düşürmüş arabada, onu getirmiştim."

Kafa sallayıp aldım uzattığı şeyi. Ardından başımı kaldırıp yüzüne baktım. O da gülümseyerek bakıyordu. Söylesem mi ki? Söylesem mi bebeğim olacağını? Nasılsa öğrenecek. Saklayacak değilim heralde. Zaten saklanacak bir şey değil ki bu. Dudaklarımı kemirip kararsızca baktım. O da kaşlarını kaldırıp merakla baktı.

Mavi AyWhere stories live. Discover now