12.BÖLÜM: ÖYLE BIR SEV KI

415 30 3
                                    

Burcu'dan
- "buyrun"

-"Sanada merhaba burcu"

- "ne istiyorsun uzatma çabuk söyle"

Karşımda oturan öğrencim beni dinliyordu ayağa kalktım elimle bir dakika şeklinde işaret  yaptım, ve odamdaki balkona doğru yürüdüm kapıyı açıp balkona çıktım.
- "bisey istemiyorum canım hemen kızma sadece benimle öğle yemeği yemek istermisin diye soracaktım".

- "tessekur ederim kadir bey ben yemek yedim" dedim.

- "o zaman cay içmeye ne dersin?"
Beni cildirtmayami çalışıyordu bu,
- "hiç bir şey istemiyorum ne çay, ne yemek,abim senin beni aradığını duyarsa o zaman arkana bakmadan kaç derim"
Alay dolu bir kahkaha attı

-"peki sana esila'nin gerçek yüzünü anlatacağım desem bak inanmayabilirsin ama o kız çok tehlikeli zenginligimi görünce beni kandırdı bende aşık oldum ona, evlendik onu gül gibi yaşattım ama o davette yamaç'in benden daha zengin olduğunu öğrenince  onu da kandırmaya çalıştı ve basarilida oldu" dedi.duyduklarımla ağzım açık kalmış bir şey soyleyemiyordum, dogrumuydu bu söyledikleri kendimi hafif bir silkip konuşmaya başladım.

- "sana neden inanayım kanıt olmadan bir kızın günahına giremem ben hadi bay bay"dedim.

- "dur dur  kapatma bak gel sana kanıt ile birlikte herseyi detayla anlatacağım taksim meydanında ünlü bir restorand var biliyormusun?"

- "evet"
- "tamam yarım saat sonra orada ol" dedi ve kapattı.
Derin bir nefes aldım, arkamı dönüp içeri girdim taksim'e 10 dakikalik uzaklikdaydim, kolayca gidebilirdim. çantamı alıp ogrencime döndüm
"Benim acil bir isim çıktı hemen gitmem lazım sonra konuşalım olurmu?"
"Peki hocam" dedi
Kapıya doğru yürümeye başladım öğrencilerime baş selamı verip kapıdan çıktım
Restoran'in önüne geldiğimde derin bir nefes alıp içeri doğru yürümeye başladım, hala aklım almıyordu yapmış olabilirmiydi içeri ağır adimlarimla girdim önüme bir garson gelip beni karşıladı "hoşgeldiniz efendim"  baş selamı verip içeri girdim gözüm kadir'î arıyordu ama bir türlü bulamıyordum sonunda arka masada telefonuyla uğraşırken gördüm kafasını kaldırıp bana baktı. hafif gülümseyerek eliyle gel işareti yaptı, yanına doğru yürüyüp oturdum "fazla zamanım yok çabuk anlat" dedim. Gülümseyip "selamlasmayi bilmezmisin sen?" dedi. "Bilmiyorum" dedim kaslarımı çatarak kahkaha attı "asi kızsın sevdim bu yönünü, neyse tamam seni bunaltmiyacagim biraz beklememiz lazım neredeyse gelmek uzeredir"  dediği şey ile kaşlarım dahada catildi kim gelecektiki, "kim gelecek" dedim "biraz sabret az sonra göreceksin"

Tam 17 dakika olmuş öylece bekliyorduk. Gelen kimse yoktu saatime bakıp "daha ne kadar bekleyeceğiz" dedim "az kaldı gelmek üzeredir"  gözlerini arkama doğru çevirip bir süre oraya baktı, sonra "hihhh! geldi" dedi dönüp kim olduğuna baktım, baktığım yönde bir garson masadaki başları topluyordu, bir de sakkalari iyice uzamış saçları kar beyazı giyiminden buraya  ait olmadığı bilinen bir adam bize doğru geliyordu, ben bir saatir bu adam icinmi beklemiştim ne oluyordu yavaş ve gergin adımlarıyla yanımıza geldi ve oturdu "merhaba ben Burhan Taşkın" yüz ifadesi bir o kadar soğuk gözüküyordu "merhaba" dedim bende aynı şekilde kadir lafa girip "şimdi başlayabiliriz, bu beyefendi esila'nin babası" dediği şey ile ağzım açık kalmıştı "na na nasıl yani" dedim kekeleyerek, dududaginin iki kenarı hafif bir şekilde kıvrıldı. "Basbaya işte" dedi  karsimda oturan yaşlı adam eskimiş siyah ceketinin cebinden bir fotoğraf çıkardı "buyrun bu 9 sene önce ki fotoğraf" elime alıp baktığımda karşımdaki resimde 3 kişi gördüm bir adam o adam şu an karşımda oturan kişiydi bir kadın tıpkı esilanin şu anki halinin  aynısıydı ama ortalarında 14, 15 yaşlarında bir kız daha duruyordu bunun esila oldugunu anlamak çok da zor değildi çünkü o zamandan bu zaman a sadece yüzü olgunlaşmış ve küçük bedeni büyümüştü gördüğüm şeye inanamıyordum, kadir'in sesini duyduğum anda kafamdaki düşüncelerden siyrildim "evet şimdi herseyi bu bayana da anlat  senin o adi kızının nasıl biri olduğunu oda öğrenmeli degilmi?  şimdi başla" dedi sertçe adam kafasını egip konuşmaya başladı.  
"Esila'yi gül gibi yaşatmaya çalışıyordum yemiyordum yediriyordum, giymiyordum giydiriyorum, çok çalıştım onun için ama o hiç bir zaman elinde olanlar ile yetinmedi hep daha fazlasını istedi 16 yaşında annesi bir trafik kazasında öldü" dediği şey ile daha fazla kendimi tutamadım "yalan söylüyorsun onu sen öldürmüşsün" dedim bağırarak sesimin fazla ciktigini anladığımda sustum "hayır ben karimi çok seviyordum ben asla öyle bir şey yapmadım, lütfen devam edebilirmiyim?" başımı hafif oynatıp evet  işareti yaptım "dediğim gibi karım, esila 16 yaşında iken öldü esila artık eve geç gelmeye başladı bu 6 ay kadar sürdü sonra bir gün eve gelmedi, ben çok merak ediyordum. Ama o zamana kadar üzülmesin diye sesimi çıkarmadım o gün eve gelmeyince her yeri aradım okuluna gittim arkadaşlarının evine gittim en sonunda bir arkadaşından ogrendimki sevgilisinin evinde kalıyormuş" söylediği şey ile nutkum tutulmuştu. "Gittim sevgilisinin evine gülerek film izliyorlardi, artık sınırlarını asmisti  kolundan tuttum kendime çekip bir tokat attım ve eve götürdüm o günden sonra bana bir daha baba demedi o günden sonra bir daha benimle konuşmadı konuşsa bile senden nefret ediyorum deyip durdu iyi kötü 3 yıl daha geçirdik 19 yaşında iken kadir beyi kandırmış ve onu kendine aşık etmişti ben emindim onun zerre sevmediğine para için bir nevi onu kandirmisti sonra zaten evlendiler bir daha yüzünü bile görmedim beni istemedi" dedi esila nasıl böyle bir şey yapmıştı  "ben sizin esila'nin gerçekten  babası oldugunuzu nerden bileceğim beni kandırıyor olabilirsiniz" ceketinin cebine buruşmuş elini attı ve iki tane kimlik çıkardı bana mavi kimliği uzattı ad soyad kısmında burhan taşkın yazıyordu ve üst köşede karşımda oturan adamın gençlik resmi vardi ona baktıktan sonra öbür kimliği uzattı "alın bunada bak esila daha 19 yaşında iken bu kimliği kullanıyordu, sonra kimliği kaybetti yeni kimlik cikarttik bu kimligide sonradan evde buldum" dedi elime aldım ve incelemeye başladım esila taşkın yazıyordu üst köşede esila'nin küçüklük resmi vardi en fazla 15 yaşında iken çekmişti bu çok belliydi
"Peki diyelimki sizin kızınız ama bu anlattiklarinizin gerçek olduğu anlamına gelmez" hafif tebessüm edip konuşmaya başladı "bunları ben size kanitlayamam sadece bir şeyi kanitlayabilirim" elini tekrar cebine attı daha ne çıkartacak o cebinden acaba diye düşündüm. elini cebinden ağır ağır çıkardı ve beyaz eskimiş bir kağıdı bana uzattı buruşmuş kağıdı açıp okumaya basladim bu kagitda feride taskin'in trafik kazası sonucunda öldüğü yazıyordu sol üst köşede ise daha yeni fotoğrafta gösterdiği kadın duruyordu hayır bu gerçek olamazdi bizi kandirmismiydi nasıl yapardı bunu ağzım açık kalmış kağıda bomboş gözlerle bakarken kadir  Histerik bir kahkaha atmaya başladı "ne oldu şimdi inandinmi?"dedi evet bu sefer gerçekten inanmıştım en azından bir şeyde yalan söylediğini bulmuştum. annesi trafik kazası sonucu hayatını kaybetmişti esilanin babası hiç bir şey yapmamıştı oysaki esila bize babasının döverek öldürdüğünü söylemişti kadir'in karşısında mahcup olmuştum gözlerinin içine bakıp konuşmaya başladım "kusura bakmayın kadir bey ben özür dilerim" dedim utana sıkıla, "sende bilmiyordun o hain kadının nasıl biri olduğunu derin bir şekilde yüzüme baktı ve tekrar konuştu yüzü nasılda masum nasılda güzel duruyor degilmi bir söz vardır bilirmisin
"Görünüşe Aldanma"  bu söze esila nın gerçek yüzünü gördüğümde inandım hepimizi kandırmayı başardı" dedi sertçe ve yanımızda oturan adama döndü "şimdi gidebilirsin seni bir daha gözüm gormesin"dedi adam kafasını aşağıdan kaldırmadan "peki iyi günler" dedi ve sandalyesini geriye doğru itti tek kelime dahi etmeden gitti. Giden adamın arkasından bakarken kadir'in sesiyle ona doğru döndüm aman allahim yüzüne bakmak bile utanç vericiydi ne kadar da kaba davranmistim  "tekrar kusura bakmayın kadir bey"dedim dudağının kenarı hafif bir şekilde kıvrıldı ve konuşmaya başladı "artık şu sizli bizli konuşmaları bırakalım bence,ne dersin" dedi gülümseyip "tabiki sen öyle istiyorsan öyle olsun" dedim hafif sırıtarak "peki anlaştık o zaman" dedi aklıma esila'nın konusu geldikçe geriliyordum düşünceler içinde "şimdi ne yapacağız" dedim hafif bir şekilde gulumseyip konuşmaya basladi "bu plan senin hiç hoşuna gitmeyebilir,  ama bunu yapmalıyız" dedi kaslarımı catip "ne  yapacağız ki, ayrıca benim neden hoşuma gitmesin" dedim dudağının iki kenarı sinsice kıvrıldı ardından kalbimi durduracak şu cümleyi kurdu  "çünkü küçük hanım bu planda baş rol sen olacaksın..."

TUTSAK KADIN Where stories live. Discover now