"İntikam yolculuğuna çıkacaksan kendin için de bir mezar kaz."
Parti ışıklarının sönmediği, topuk seslerinin eksik olmadığı ve kahkahaların hiç dinmediği bir cennetti Beyaz Konaklar. Adını sitenin zirvesine yapılmış, bembeyaz, görkemli konaktan alıy...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
🎶 Chopin - Nocturne No.21 in C Minor
Selam arkadaşlar,
Umarım bölümü beğenirsiniz! Lütfen okuduktan sonra YORUM YAPMAYI ve OY VERMEYİ UNUTMAYIN!
1 KISIM FİNALİNE SON 2! 🔥
***
İntikam adı altında başlayan filmlerin, neredeyse hepsinin mutsuz sonla bittiğini her seferinde gözleriyle izlemişti Aden. Her filmin bir gerçeklik payı olduğu gibi, aslında adı üstünde hepsi bir filmdi ve senaryodan ibaretti. Eğer sağlam bir planın ve haklı bir sebebin varsa, bir intikam filmi mutlu sonla bitebilirdi.
Kill Bill izliyordu. Sabahın köründe. Artık saymayı bırakmıştı. Asla sıkılmayacaktı. Sonuçta herkesin defalarca izlemekten sıkılmadığı bir film vardı öyle değil mi?
İntikam, soğuk yenen bir yemektir diyordu filmin bir kısmında. Bunu Aden'e, Baykal da söylemişti. Yemeğin ne kadar soğuk olduğu, aldığın intikamın başarıya ulaşma oranını gösterirdi ve Aden'in yemeği artık buz gibi olmuştu.
İntikam anına sayılı gün kaldıkça, her şey daha da berraklaşıyordu kafasında. Belki de bir an sürecekti yüzleşmek, her şey bir anda ortaya çıkacak, hak eden hak ettiğini bulacak ve bitecekti. Ne intikam için rol yapmasına gerek kalacaktı artık, ne de olmadığı biri gibi davranmasına.
Bildiği tek şey, hem Sinan'la hem de Haldun'la yüzleşmek istediğiydi. İkisinin de yüzüne tüm bunların bir oyun olduğunu söyleyecekti. Yıllar önce onlar nasıl Aden'i salak yerine koyup, ailesinin ölümünün bir kaza olduğuna inandırmaya çalıştılarsa, Aden de aynı şekilde onları salak yerine koyduğunu yüzlerine haykıracaktı. Sırtından bıçaklanmanın ne demek olduğunu, onlar da tadacaktı.
Aden, ailesinin intikamını aldığını kendi ağzıya vuracaktı onların yüzüne.
Sonra her şey daha güzel olacaktı. Önce Baykal'la birlikte Londra'ya gidecek, suların durulmasını bekleyecek, sonra da kendine tertemiz bir sayfa açacaktı. Bu beyaz sayfayı artık başkalarının ona layık gördüğü bir hayatla değil, kendi hayalleriyle dolduracaktı.
Bu beyaz sayfada Baykal'a yer vardı, Demir'e yer vardı. Eğer isterlerse Kerem'e ve her şeye rağmen Ateş'e, hatta Asena'ya bile yer vardı. Ve galiba Aden'in canını yakan da tam bu noktaydı. Kendi yaşadıklarını onlara yaşattığında ne Kerem ne Ateş ne de Asena, Aden'i hayatında istemeyecekti.
Aden'in hikayesinin kötüleri Haldun ve Sinan olduğu gibi, onların hikayesinin de kötüsü Aden olacaktı.
Kendine temiz bir sayfa açmak isterken, bir başkasının defterini kapkara yapacaktı.
Baykal, Aden'e kimseye acımaması gerektiğini söylemişti ama Aden etrafındaki herkese acıyordu. Bazen kendine acımadığı kadar onlara acıyordu.
