0.6

21.5K 1.4K 254
                                    


♥️
iyi okumalar

"Sonsuza kadar bundan kaçamazsın." Arabada Samuel'e karşı kullandığım kelimeleri Jungkook'tan duyduğumda gözlerimi kapatmıştım.

Ayakkabılarının çıkardığı adım sesleri bana yaklaştığında derin bir nefes aldım. Nefesini hemen kulağımın arkasında hissetmiştim. Başımı öne doğru düşürürken, sadece sürekli hakkında konuşulanları duyduğum bu çocuk elini omzuma atarak beni cesaretlendirmişti.

Tekrar bir nefes alıp gözlerimi açtım ve özgüvenle başımı kaldırmıştım.

Evden içeriye girerken birkaç saniye bekleyip derin bir nefes almıştım. Önceden yaşadığım olaylar zihnimde tekrar canlanırken kalbimin yavaşça sıkıştığını hissetmiştim. Nefesim daralırken, görüşüm kararmıştı.

"Hayır," dedim içimden kendi kendime. "Burada olmaz." Tırnaklarımı avuç içime bastırarak kendime gelmeye çalışmıştım.

Arkadaşlarımı bulma umuduyla etrafa göz gezdirirken, onları bulduğum gibi adımlarımı hızlandırarak Jungkook'u arkamda bırakmıştım.

"Hiç gelmeyeceksin sandım!" Samuel beni fark etmesiyle kocaman gülümserken gözüm Luna'ya takıldı. Onu görür görmez sinirlerim tepeme çıkmıştı. Jungkook'un arkadaşlarının yanında tepesine kadar çıkmış olan elbisesiyle oturuyordu. Koluna sıkıca yapışırken, yerinden hızlıca kaldırdım.

"Yürü," dedim sinirle.

"Bertha?" Kahkaha atarken ayakta durmaya zorlanıyordu. "Bu ortamları özlemiş olmalısın!" Sessizliğimi koruyarak, insanların arasından kapıya doğru ilerlemeye çalıştım.

"Sadece sus ve yürü lütfen." Hala kibar olmaya çalışıyordum ve aptallık yapıyormuşum gibi hissediyordum.

"Ama şu an bir odada basabileceğin eski sevgilin ve sinirle birlikte olabileceğin birisi yok." Dudaklarını büzdüğünde tekrar gülmüştü. "Ve herhangi bir ölüme şahit değilsin." Son cümlesiyle kanımın donduğunu hissettiğimde bacaklarım birden işlevini yitirmiş gibi olduğum yerde kalakalmıştım. Nasıl bu kadar rahat olabilir diye kendi kendime sorgulamıştım.

"Ağzına bir tane geçirmeden önce sussan iyi edersin."

"Ah bırak!" Luna kolunu hızlıca benden çekiştirdiğinde, kolunu kendine doğru çekmişti ve diğer eliyle beni iteklemişti. Geriye doğru sendelerken Jungkook'un iki omzundan kavramasıyla dengemi sağlamıştım.

"Ben hiçbir yere gitmiyorum ve sen cehenneme kadar gidebilirsin." Derin bir nefes alarak elimi Luna'ya tekrar uzattım. Elimin üzerine vururken şaşırmıştım.

"Kendimle birlikte seni de cehenneme götüreceğim Luna," dedim alayla.

"Zaten senin yüzünden orada cehennemi yaşadım." Samuel yanımda durduğunda yüzüme bakmıştı.

Başımı önemli değil gibicesinden sallayıp tekrar Luna'ya odaklandım. Sadece sarhoş ve üzgün diye kendime hatırlattım.

"Ama ben oradan kurtulup geçmişin üzerini çizerken, sen tekrar yanıma geldin." Anlamsızca yüzüne bakmaya başlamıştım. Çok ama çok farklı gözüküyordu. "Neden?"

"Jung Bertha," dedi gülerek. "Kendini o pisliğin içerisinden çekip kurtarırken arkanda bıraktıklarını hiç düşünmedin. Aynı şekilde senin gibi olan kız kardeşin de çekip gitti."

"Kimi bıraktım?" Merakla sorduğumda kendini işaret parmağıyla gösterdi. "Seni mi?" dedim alayla.

"Tüm o leş insanların içinde beni bıraktın." Olumsuzca başımı salladım. Bu söylediklerini kabul edemezdim.

"Ortamını ve o pislikleri bırakmak istemedin," dedim kollarımı göğsümde birleştirirken. "Senin de gelmeni söylerken sen gelmek istemedin." Luna sessiz kalırken bu konuşmanın burada olmasını hiçbir şekilde istemiyordum. "Yani senin keyfinin sorumlusu ben miyim?"

"Seni kendimle beraber tekrar pisliğe sürüklemeye geldim Jung Bertha." Dikkatle Luna'yı süzerken bakışları hiçbir şekilde normal değildi.

Derin bir nefes alarak, Samuel'e baktığımda omzuna astığı Luna'nın çantasını alıp içerisine baktım ve tekrar Luna'ya baktım. Hayal kırıklığımın sesini herkes duyabilirdi.

"Kim Luna," dedim çantasını göğsüne doğru fırlatırken. "Hala pislik içerisindesin." Vücudum gerildiğinde derin bir nefes almaya çalıştım.

Mina başını Samuel'in omzundan kaldırırken elimi tutmuştu. Jungkook ise öylece durmuş bizi izliyordu.

"Geldiğin pisliğe geri dön ve sakın karşıma çıkma." Gözlerim dolarken arkamı döndüm. Samuel ve Jungkook yüzüme bakarken aralarından geçmek için, elimi Jungkook'un göğsüne koyup, hafifçe kenara çekilmesini sağladım. Oradan ayrılırken Mina, Samuel ve Jungkook arkamdan geliyordu.

Luna bana yalan söylemişti. Sadece bana değil, ailesine de yalan söylemişti.

"Başında sana dikkatli olmanı söylemiştim." Mina mırıldandığında hızımı kesip ona döndüm.

"Nerede dikkatsizlik yaptığımı bana söyleyebilir misin?" Bıkkınlıkla konuştum.

"Yaptığını söylemedim." Samuel'in kolundan çıkarken önden yürümeye başladı. "Benim güzel Bertha'mı üzen Luna'yı sikeyim! Park Chanyeol'ü de sikeyim!" İçtiklerinin verdiği etkiyle beraber bağırırken beni güldürmeyi başarabilmişti.

"Luna konusunda emin değilim ama diğeri yapmadığın bir şey değil." Samuel konuştuktan sonra Mina'nın ateş çıkan gözleriyle karşılaşmıştı. Ardından gözlerini Jungkook'a çevirdi.

"Sen bizimle buraya kadar geldin çünkü?" Gözlerim Jungkook'u bulduğunda elinde tuttuğu telefona bakıp tekrar Mina'ya baktı.

"Saatin kaç olduğunun farkında mısınız? Taksiye iki katını vermenizi istemiyorum."

"Bu geçerli bir sebep. Araban ne tarafta?" Mina'nın koluna girip Jungkook'a baktım.

"Tekrar zahmet etmene gerek yok," dedim sakince. "Ağzını biraz tutsaydın da canım Chanyeol'ü delirtmeseydin şu an bizi eve o bırakıyor olurdu."

"Bu tarafta," Jungkook işaret parmağıyla arabasının olduğu yeri gösterdiğinde sesi biraz otoriter gibi çıkmıştı ya da ben öyle algılamıştım.

Önden yürümeye başladığında, Samuel çoktan peşinden ilerliyordu. Derin bir nefes aldım ve Mina'yla beraber yürümeye başladım.

Samuel kendisini arka koltuğa atarken, Mina'yı yanına dikkatlice oturttum ve kapıyı kapattım. Ön koltuğun kapısını açarak hafifçe eğildim.

"Onları eve bıraktıktan sonra bana mesaj atar mısın?" Dudakları aralandığında hafifçe başını eğip gülmüştü.

"Sen neden gelmiyorsun?" Ardından gözlerini bana sabitlediğinde kendimi rahatsız hissetmiştim.

Gözlerime o kadar derin ve keskin bakmamalıydı.

"Ona karşı çok sinirli olsam da orada o şekilde bırakmak içimden gelmiyor." Arabanın kapısını kapatırken başını olumsuzca salladığını görmüştüm. İçinden kesin bana aptal diyordu ve bunu ben de diyordum ama içim rahat etmeyecekti.

Jungkook arabasının tekerleklerine resmen çığlık attırarak alandan uzaklaşmıştı ve ben de tekrar eve adımlamıştım.

                                              —

                                              —

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
🎆; dazzlingWhere stories live. Discover now