sekiz

28.5K 2.8K 2.6K
                                    

Hadi hadi atıyorum iyisiniz yine

~

"İlk defa adımı doğru söyledin." dedim gergin bir şekilde oturduğum sırada aklıma gelen şeyle. Az önceki mesajlaşmamızda adımı doğru söylemişti.

Uzun işaret parmağını dudaklarına götürdü ve sus işareti yaptı nazikçe. Önce bize doğru bakan hocaya ardından tekrar ona baktıktan sonra kafamı salladım ve yerime sindim.

Cihan ve arkadaşlarının sürekli Dorian'ın arkasından cinli, cin vesaire demesinden sıkıldığım için Cihan'a onun yerine oturabileceğimi söylemiştim. Ama Dorian'ın benden ne kadar haz etmediğini unutmuştum. Sırama oturan Cihan da bir ilkokul çocuğu edasıyla bana ne bana ne kalkmasaydın triplerine girip yerimi geri vermemişti, sınıf küçük sınıf olduğu için başka boş sıra yoktu. Dorian'a gerçekten sıkıntı vermek istemediğim için ayakta dikilmeye başladığımda ise Erhan Hoca kafayı yiyecekti en son.

Sonuç olarak amacıma ulaşmıştım. Ama o kadar gergindim ki... Ona rahatsızlık vermek istemediğim için diken üstünde oturuyordum.

Dizlerimin üzerindeki elimin üzerine gelen elle aniden irkildim. "Bu kadar gerilme, seni yemeyeceğim." diyen Dorian'ın gülümseyen yüzüyle karşılaşmıştım daha sonra.

"G-gergin değilim sen rahatsız olma diye şey etmiştim." dedim bir çırpıda. Niye bu kadar heyecanlıydım?

Yutkunarak hâlâ elimin üzerinde olan ele gitti gözlerim. Yüzükleri çok güzeldi, parmaklarına çok yakışıyordu. Ayrıca elime yayılan o ince sıcaklık içimde bir şeylerin kıpraşmasına neden olmuştu. Fark etmeden nefesimi tuttuğumu neden nefes alamıyorum diye düşündükten sonra anlamıştım.

"Çok tuhaf..." Dorian'ın mırıltıyla karışık sesi geldiğinde kaşlarım çatıldı.

"Efendim?"

Dorian elini hızla çekerken kafasını iki yana salladı. "Davranışlarım adına özür dilerim, bir şey yok."

Kaşlarım biraz daha çatılsa da elini çektiği için biraz üzülmüştüm. Üzülmek de tuhaf gelmişti. Neden üzülmüştüm ki? Ayrıca elini çekmeden önce Dorian'ın çok tuhaf dediğine yemin edebilirdim. Tuhaf olan neydi? Yoksa benim üzüldüğümü mü anlamıştı? Ama hayır, ben o tuhaf diyip elini çektikten sonra üzülmüştüm yani bu mümkün değildi. O hâlde tuhaf olan neydi? Yoksa elimde tuhaf olan bir şey mi vardı? Yoksa elim mi terlemişti? Ama elim terlediyse elimin üstünü tutmuştu yani elimin üstü de terlemezdi hani. Terler miydi?

Aniden gelen hareketlilikle korkuyla yerimde sıçradığımda herkes ben gibi yerinden fırlayan Dorian'a bakıyordu. Dorian iki elini de sıraya koydu ve hafifçe eğildi.

"Hey, sorun ne?" dedim çekingen bir sesle. Kafası öne eğik olduğu için beni görsün diye eğilmiştim.

"Cin kaçtı içine." dedi arka sıralardan biri. Bu dediğine herkese gülerken Dorian sessiz kalmıştı sadece. Nefes nefese olduğunu fark ettim, neden aniden böyle olmuştu? Yoksa yanında gerçekten tuhaf mı davranmıştım? Çok tuhaf derken bunu mu kastetmişti? Yoksa...

Düşüncelerim gittikçe nefesi daha da hızlanan Dorian tarafından bölündü.

"Hey neler oluyor orada? Beni çıldırtıcak mısınız bugün siz? Otur yerine!" Hocanın gür sesi sınıfta yankılandığında Dorian'ın umrunda bile olmamıştı.

"Barış cinini sana sokacak kalk yanından." Adımı duymamla bakışlarım yine arkadan gelen sese çevrildi. Dorian şimdi yumruklarını sıkmaya başlamıştı. Elinin üzerindeki damarları gittikçe belirginleşiyor, boğumları sıkılmaktan daha açık bir renge bürünmeye başlıyordu.

"Barış tekrar et, kış kış cinler kış kış, yallah cinler yallah!"

Sınıf anırmaya başladığında öfkeyle kaşlarım çatıldı. Ona bu şekilde davranmaları sinirimi bozuyordu, ayrıca davranışları dolayısıyla ben de etkileniyordum. Bana laf etmek ve dalga konusu yapmak için hiçbir sebepleri yoktu oysa ki! Tam ağzımı açmıştım ki Dorian'ın aniden dikleşen bedeniyle merakla ona baktım.

Hızla adımlarla konuşan çocuğun sırasına gitti. Çocuk cam kenarı en arka sırada oturuyordu ve ismi yanlış hatırlamıyorsam Burak'tı. Dorian onun yanında oturan çocuğu sertçe kaldırdı ve  gözlüğünü gözünden çıkardığını gördüm gibi oldum. Ama sırtı bana dönüktü ve lanet olsun! Onun yüzünü görmek istiyordum.

Ben de ayağa kalktığımda hoca iyice zıvanadan çıkmıştı.

"Ananı sikim!" Sesli bir küfür duyulduğunda bu Burak'tan gelmişti.

Dorian duraksadı ve işaret parmağını çocuğun alnına götürdü. "Korkunç bir zihnin var Burak Bereket. Sana bakmak bile midemi bulandırıyor." Sınıftan çıt çıkmaz bir hâlde onları izlerken o eğilip Burak'ın kulağına yaklaştı.

Burak büyük ihtimalle dediklerinden sonra onu sertçe itti ve ayağa kalktı. "Siktir git puşt." dedi tıslayarak. Dorian gözlüklerini taktıktan sonra arkasını döndü, yüzünde keyifli ve ukala bir sırıtış vardı.

"İkiniz de defolun, hemen!" Hocanın gürlemesi sınıfı sallerken bir eli kapıyı gösteriyordu. Dorian itiraz etmeden yürümeye başladığında kapıdan çıkmadan önce gözü bana değdi, yani sanırım. Gözlüğünden kime baktığını tam anlayamamıştım yine. Ama ayakta olan bir ben vardım ve bana bakıyor gibiydi.

"Barış otur sen de." dedi hoca sert bir sesle. Bir hocaya bir de çoktan çıkıp gitmiş Dorian'ın ardında bıraktığı boşluğa bakıp yutkundum. Burak da söylene söylene çıktıktan sonra tam yerime oturacakken vaz geçip koşar adım sınıftan fırladım. Hocanın ardımdan bağırışını duysam da adımlarım en üst kataydı, dejavu yaşıyormuş gibi hissediyordum.

Bu hissi sevmiştim.

~

Asla normal bir karakter yazamıyorum hepsi ruh hastası bir manyak olmak zorunda ne diyebilirim ki, manyak seviyorum...

falcı | bxbUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum