53.Bölüm

37.5K 2.5K 613
                                    

Bir mektup bırakmak kadar basit miydi yani her şey?
Mektubu defalarca okudum, sigara paketlerini bitirdim..
Ama onun yokluğunu hiç bir şey doldurmadı.

Burada olan odama gittim,bu odada küçüklük fotoğraflarım ve günlüklerim vardı. onun gittiğini anlatacaktım günlüğüme...

"Günlüğüm... oda gitti. Hiç gitmez dediğim herkes tek tek gitti,bir tek sen gitmedin.ama sayfaların bitince benden sıkıldığını düşünüyorum, sahi sende gider misin?"

Göz yaşlarımın ıslattığı sayfaya baktım, bir süre sonra dedim ki, "bu saatten sonra tek hedefim, mesleğime kavuşmak." biliyorum, sadece mesleğim rahatlatacaktı beni...

Etraftakilerin, "geçer. üzülme." Demesi değil de, mesleğim rahatlatırdı beni.

Ailemi aradım ve tatil boyunca burada kalacağımı söyledim,sonrasında üniversite için belki başka şehirde olacaktım, belki başka ülkede.

Ailem ne kadar karşı çıksa da istemedim.
Şimdi yeni hayatım başlıyordu, eğer biraz daha ağlarsam bütün gücümü kaybederdim, bu ben değildim.

3 Ay sonra:

Yine bir gece ve ben yine günlüğüme bir kaç cümle yazıyorum... ve evet, ondan bir haber yok.

"Sevgili günlüğüm kısa yazıyorum sana artık,senin sayfaların bitsin istemiyorum. çünkü ben bir şeyi daha kaybedecek durumda değilim... ve evet, 3 ay oldu."

evet günlüğümü kaybetmekten bile korkuyorum. hayat benden her şeyim dediğim adamı almıştı, her şeyimi almıştı... ve en kötüsü de ne biliyor musunuz? siz onu bu denli çok severken onun bırakıp gitmesi... çok zor.

Göz yaşlarım akmak için direniyordu ama izin vermiyordum.
Vermemeliydim..

Yarın üniversite de ilk günümdü. Ne kadar başka ülke istesem de ailem engel oldu.Yine bir şey değişmeyecekti başka şehire gidecektim.
Ankara'ya..

5 ay sonra:

Yeni evim ve yeni hayatım vardı artık burada, kendimi bu hayata alıştırmıştım. buna zrunluydum.

3 sene sonra;

Staj için özel hastaneye gidiyorduk, aynı üniversite de olduğum Rüveyda,Kerem,Asena ve Eren ile neyse ki iyi anlaşıyorduk.

özel hastanenin önüne geldiğimizde bizi getiren arabadan indik,ve hastaneye bakarak derin bir nefes aldık.
içeriye yüzümüzdeki derin bir gülümsemeyle girdik. bizi karşılayan doktorların gülümseyen yüzlerine bizde karşılık verdik.

hepimizi bir doktor alırken,ben kalmıştım. önümdeki açık kahverengi saçlı,mavi gözlü adam bana elini uzattı, "ben Emre, gel odama geçelim." dediğinde bende ona elimi uzatıp, "Gökçe." dedikten sonra elimi geri çektim.
gülümseyerek odasını gösterince oraya doğru gittik.

odaya girince bana kemoterapisi uzun süredir devam eden birine iğnesini vurmam için bilgiler vermişti

bu bana Aryayı hatırlatmıştı. acaba nasıldı iyi miydi?
bilmiyorum..

doktor ilk iğnem için tehlikeli olduğunu ama bende bunu yapacak cesareti gördüğünü falan söyledi,nereden gördü cesareti? Allah aşkına merak ediyorum.. 

içeriye giren hemşire adının "Nur" olduğunu söyledi, bende ona adımı söyleyince doktorun odasından çıkıp hastanın odasına doğru gittik.

kapıya yaklaştığımda gelen sesler..
beynimden vurulmuşa dönmüştüm..
bu O'nun sesi..
Onların sesi...

Karşı Komşunun Oğlu |TextingWhere stories live. Discover now