56.Bölüm

40.5K 2.6K 840
                                    

Tolga üstümüze öyle bir düşmüştü ki hepimiz yerdeydik.

Onur ayaklarıyla Tolgayı itiştirirken, ben sitemle "ağzıma sok istersen ayağını!" diye bağırdım.

Tolgada hemen lafa karışıp, "aynen ya!topla şu sonradan çıkmalarını!" diye bağırdı.

Onur,Tolgaya tekme savururken bu hikayede yanan ben olmamak için güçte olsa yerden kalktım.

Tolga ve Onurda yerden kalkınca,fırsat bu fırsat Onura kahvaltı hazırlatacaktım. "Onur,kahvaltı ellerinden öper!" deyip salona gidiyordum ki, kolumdan tutup kendine çevirdi, tek kaşını kaldırıp "nedenmiş o?" diye sorunca, ellerimi belimde birleştirip, "evimde kaldığın için olabilir mi acaba?" dedim.
Onur,"tamam bari yanımda dur." deyince kaşlarımı çattım, "amaç? Heykelin miyim be ben senin!" dediğimde Onur elini boynuna götürdü,
of yapmasana şunu!
"Özledim." diye mırıldandı, sonrasında derin bir nefes alıp, "çok özledim be kızım." deyip beni göğsüne çekti, kokusunu içime çekip, ayrılmak için ittirmeye başladım. bende az değilim valla! ilk önce balici gibi koku çekip, sonra ittir...

Onur benim gitmeme izin vermeyip daha sıkı sarıldı.neyse ki abim lavaboda,ablam ve Egemenciği odamda.ablam makyaj malzemelerimi denetlerken,Egemenciği ona bıkmış bakışlarını atıyordur.
eh diğerleride umrumda değil.
kesin onlarda salonda birbirlerine sarılıyorlardır...

Tabii Tolga hariç o kendine yemeye bir şeyler bulmaya çalışıyordur

Kokusunu doya doya içime çektim..
Özlemiştim onu
Çok özlemiştim

Ama böyle kolay olmamalıydı,onu affetmek. diyordu, şeytan tarafım.

Kardeşi için yapmalıydı Gökçe. diyordu, melek tarafım.

Eh bu romantik ortamı bozan bu sefer geri zekalı Tolganın çikolatalı süt kutusunun kafamıza düşmesiydi. düzgün koymadığı için kafamıza düşmüştü.

Onur sinirle, "Tolga öldürücem oğlum seni!" deyip yere yığılırken, ben çoktan düştüğüm yere Onuru çekiştiriyordum...
~
Onur kahvaltıyı hazırlarken bende süs eşyası gibi yanında duruyordum, ee birazda onu inceliyordum.
çok zayıflamıştı.
sakalları çıkmaya başlamıştı. değişmişti...
ama kalbi hâlâ çok ponçikdi...

Onur salatalık doğrarken bana çapkın bakışlar atıyordu.ama bununda sonu hüsran tabii, bıçakla salata yerine elini kesmişti.Ben kahkaha atarken Onur, "ahh!" diye bağırıyordu.
En son ponçik kalbime dayanamayıp yara bandı getirmiştim.

~
Kahvaltıyı hazırlayıp masaya oturmuştuk, O sırada çalan telefonumla odama gittim. Emre arıyordu, Ve benim hastaneye gitmediğim yeni aklıma geliyor, çok iyi.

Aramayı cevapladım, "Gökçe gelmiyor musun bugün?" diye sorunca mahcubiyetle, "Çok özür dilerim Emre, dün hastanedeki arkadaşlarım, benim liseden arkadaşlarım. bana geldiler de, ben özür dilerim gelemediğim için."

"Tamam sorun yok. Ben zaten onun için aramadım, benim için önemi yok.
Arya seni sordu da ondan."

"Aa verir misin? bir konuşayım."

"Tabii." bir kaç hışırtıdan sonra Arya'nın sesini duymuştum.

"Gökçecim!"

"Efendim canım?"

"Sana güzel bir haberim var, Gökçecim!"

"Aa neymiş o?"

"Olmaz böyle telefondan."

"Bir tanem ben şimdi yanına gelemem ki."

"Abişkomla hastaneye geldiğiniz zaman söylerim. Ben sizi rahatsız etmeyeyim. Öptüümm!"

Karşı Komşunun Oğlu |TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin