1

11.9K 528 110
                                    

Nefes nefese dar sokağa doğru saparken peşimden gelen hükümet askerlerinin nefesini ensemde hissedebiliyordum. Karanlık sokakta adımlarımızın sesi yankılanıyordu.

Onları şaşırtmak adına ani bir manevra yapıp daha önce çalıştığım kahve dükkanının içine girdim. Buranın eski bir elamanı olduğum için ikinci çıkış kapısının olduğu yeri biliyordum. Hızlıca masaların arasından geçerken gece geç bir saat olmasına rağmen çok sayıda olan müşterilerin bana olan bakışlarını önemsemeden personel odasına doğru tüm gücümle ilerledim.

Pis alfaların her yere yayılmış feromonları arasında tanıdık bir koku hissetmemle dikkatim dağılsa da hızımı azaltmadan çıkışa ilerledim.

"Shin Ye-jun!" bana seslenen tanıdık sesle gözlerim faltaşı gibi açılırken sesin sahibinin "o" olma ihtimali beni daha da harekete geçirdi ve çıkış kapısını ittirerek kaçmaya devam ettim.

Artık peşimdeki askerlerin sesi daha uzaktan gelse de izimi kaybettirmek adına yol ayrımı olan her yerde yolumu değiştirerek ilerliyordum fakat onlar gibi eğitilmiş alfaların yanında benim gibi bir omeganın güçsüz vücudu ve hızı onların arayı kolayca kapatmasına yetecekti.

Dükkanların olduğu sokağı aştıktan sonra evlerin sıklaşmaya başladığını gördüm. Ciğerlerimin bana daha fazla yetemeyeceğini anladığımda yeni bir yola daha sapmamla karşıma çıkan ilk evin kapısını yumruklamaya başladım. Çünkü bu sefer yakalanmam an meselesiydi ve bu aylarda çok fazla salgılanan feromonlarımın kokusundan benim izimi rahatça sürebilirlerdi.

Kapının hala açılmamasıyla ışıkları yanan evin kapısını daha şiddetli bir şekilde yumruklarken evden çıkarken aldığım bastırıcıları hatırladım. Artık onlar da işe yaramıyordu. Sonucunda omega olduğumu öğrendiğim test yapıldığından beri hükümetten kaçıyordum. 3 yılın sonunda sanırım artık bu kaçmak adına son mücadelemdi.

Kapıya vurmayı bıraktıktan sonra askerlerin seslerinin giderek yaklaştığı sokağın başına çevirdim bakışlarımı. Gözlerimden akıp gitmeye başlayan gözyaşlarımı farkettiğimde kendimi kapının önüne bıraktım.

Ayağa kalkacak halim yoktu. Artık teslim olmalıydım, 3 sene boyunca onları atlatmayı başarmıştım ama en sonunda vakit gelmişti. %99'unu kadınların oluşturduğu omegalar en alt sınıftı ve bir omega erkek olmak son derece nadir görülen bir fenotipti.

Bu şekilde doğmak beni en başından hükümetin bir oyuncağı yapıyordu. Askerlerin seni bulmalarından sonra 2 seçeneğin vardı: Direk öldürülmek ya da bir laboratuvara gönderilip daha önce hiç denenmemiş ilaçların, bastırıcıların bir deneği olmak. Çünkü erkek bir omega olmak pasif bir erkek olmaktı ve hükümete göre bu fenotipte insanların yaşaması suçtu.

Ama son zamanlarda alfa gibi görünmek isteyen betaların kullandığı feromon kokusu salgılatan ilaçlar ve daha bir çok ürün çıktığından beri genelde hükümet ikinci seçeneği kullanıyordu. Büyük ihtimalle beni de laboratuvara göndereceklerdi ve sık kullanılmasında öldürücü olabilecek ürünleri ve diğer kanserojen bastırıcıları bende deneyeceklerdi. İki türlü de öleceğim kesindi.

Vücudum titremeye başlarken büyük ihtimalle birkaç saniye içinde beni yığıldığım yerden kaldıracak askerlerin gelmesini beklerken gözlerimi kapattım.

Yaslandığım kapının bir anda açılmasıyla arkaya doğru sendelediğimde gözlerim korkuyla açıldı ve az önceye kadar almadığım güçlü bir koku almamla ayağa fırladım. Kolumu oynatacak gücüm yoktu ama birinin kapıyı açmasıyla saklanmam için bir imkan doğmuştu ve pes edemezdim. Hızla açılan kapıdan içeri girmemle kapıyı tekrar kapattım ve sırtımı yasladım.

HIERARCHYWhere stories live. Discover now