12

4.1K 332 157
                                    

     Daewon sigarasını küllükte söndürdükten sonra ayağa kalkarken ben de endişeyle oturduğum yerden kalktım. Kapıya doğru ilerleyecekti ki hiç düşünmeden onu kolundan yakaladım ve bana dönmesini sağladım.

     "Birini mi bekliyordun?"

     Kaşlarını çatmış halde yüzüme bakarken olayı fazla abarttığımın farkındaydım ama beni anlaması gerekiyordu.

     "Hayır."

     Kısa ve net cevabının ardından mutfaktan çıkıp kapıya ilerledi. Ben de ona yetiştim ve kapıdan biraz ileride kimin geldiğini görmek için endişeyle bekledim.

     Daewon kapıyı açtığında, uzun süre beklemekten sıkılmış Woojin'i görmemle rahatlarken Daewon ise benim tersime garip bir şekilde gerilmişti.

     Onların yanına doğru yaklaştım ve kapıda dikilen Woojin'e gülümsedim. Daewon'un bana baktığını hissetmemle ona dönerken bakışlarını aniden benden Woojin'e çevirdi.

     "Bugün hastanede çok işim yoktu. Uğrayıp Yejun'un nasıl olduğunu göreyim dedim."

     Woojin'in sözleri üzerine tam iyi olduğumu söyleyecekken Daewon söyleyeceklerimi yutmama neden oldu.

     "Kimse senden böyle bir şey istemedi."

     Daewon'un ani çıkışıyla Woojin afallarken benim de durumum ondan farklı sayılmazdı. Gerektiğinden fazla sert çıkan sesinin nedenini çözemezken ikimiz de ne diyeceğimizi bilemez bir şekilde ona bakarken sözlerine devam etti.

     "Senden tek bir şey istediğimi hatırlıyorum. O da Yejun'un benimle kaldığını kimseye söylememen."

      Dün ben baygınken kavga mı etmişlerdi yoksa daha öncesinden aralarında bir sıkıntı mı vardı hiçbir fikrim yoktu ama dün aralarında hiçbir sorun yok gibi görünüyordu.

     "Senin emirlerine göre hareket edecek değilim. Senin için değil, dün beni iyileştirmem için çağırdığın Yejun'u görmek için geldim."

     Ortamdaki hava giderek soğurken araya girmem gerektiğini hissedebiliyordum.

     "Daewon... ne oluyor sana? Kötü bir amacı yok. Sadece beni düşünmüş-"

     "Ben varken bu iş ona düşmez."

     Sözleriyle olduğum yerde donup kalırken midemde bir şeylerin kıpır kıpır olduğunu hissedebiliyordum. Bu hissi tetikleyen neydi bilmiyordum ama nefesim kesilirken ve kalbim giderek hızlanmaya başlarken vücudumda hiç iyi şeylere yol açmadığı kesindi.

     "Bana bak, seni sürekli anlayışla karşıladım ama bu kadarı da yeter!"

     Woojin, eve adım atıp Daewon'un üzerine doğru gidiyordu ki aralarına girdim. İkisi de oldukça sinirliydi ve iki alfanın arasında kalarak büyük bir riske giriyordum.

     "Durun! Napıyorsunuz siz?!"

     Benim sözlerim onlarda hiçbir etki yaratmazken birbirlerinin üstüne her an atlayacak gibiydiler.

     "Yaptıklarımdan sonra bana minnettar olman gerekirken şu yaptığına bak! Ben olmasaydım Yejun senin sorumsuzluğun yüzünden ölecekti!"

     Hayretle onları izlerken bu konuşmanın kötü sonuçlanacağını bildiğim için bir şeyler yapmam gerektiğini hissedebiliyordum.

     "Hayır... Onun gerçekten bir suçu yok. Tamamen benim hatamdı."

     Daewon'un gözleri benim ve Woojin'in arasında gidip geliyordu ve kalbim gereksiz yere hızlanıyordu. Bir günüm de sorunsuz geçsin diye düşünmeye başlamışken ne olacağını bilmeden ortalarında öylece duruyordum.

HIERARCHYWhere stories live. Discover now