Bölüm 10 - HERKES BURADA

2.3K 280 384
                                    

Geçen günlerin ardından Wei Ying çoktan iyileşmiş, Lan Zhan kendini toparlamıştı. Antrenmanlara ve eğitime devam ettiler. Bu esnada Gusu Lan da yeniden inşa edilmişti.

Bunun üzerine Jiang Fengmian, hem bunu kutlamak hem de Lan Zhan'a teşekkür etmek için büyük ağabey olan Lan Xichen'i ve amcası Lan Qiren'i Yunmeng'e davet etti. Onlarla birlikte diğer klanlara da davetiye yollayarak büyük bir ziyafet vermeyi planlamıştı. Maksat hep birlikte yiyip içerek eğlenmek ve biraz da klan meselelerinden konuşmaktı.

Öğleye doğru yemekler hazırlanırken Wei Ying ve Lan Zhan, kaldıkları yerin arka tarafındaki alanda bir ağacın altına oturmuş vakit geçiriyorlardı. Hava yine sıcaktı, insanın hiçbir şey yapası gelmiyordu. Wei Ying de yalvar yakar bir şekilde Lan Zhan'ı ikna edip buraya getirmiş ve onu ağacın gölgesine oturtup, dizlerine yatmıştı. Ağacın gölgesinde serinliğin tadını çıkartırken gözlerini kapatıp rüzgarın sesini dinliyordu. Bir taraftan da kucağında topladığı nilüfer tohumlarını yiyordu.

Lan Zhan ise başını ağaca yaslamış, bir eli Wei Ying'in karnında onun elini tutuyorken, diğer eli adamın saçlarındaydı. Sakince okşarken, elini elinden çekmiyordu. Wei Ying de onun elini sıkıca tutmuştu zaten, bir eliyle tohumları yiyip diğer eliyle Lan Zhan'ın avuç içine bir şeyler çiziyordu.

Burası gözlerden uzak bir yerdi, az ileride kaldıkları küçük ev vardı. Onun da arkasında klanın asıl evi ve köy meydanı bulunuyordu. Yani onları kimse göremezdi, biri gelse de fark ederlerdi o yüzden Lan Zhan oldukça rahattı.

Kucağında gözlerini kapamış sırıtarak tohumları yiyen adama baktı. Karnındaki taze nilüferlerden birkaç tane tohumu alıp sakince Wei Ying'in dudaklarına bıraktı. Wei Ying'in gözleri hala kapalıydı. Dudaklarını aralayıp tohumların ağzına bırakılmasına izin verdi, Lan Zhan elini çekerken ufak bir dil darbesi atmayı da unutmamıştı.

Gururla sırıtırken Lan Zhan parmak uçlarındaki ıslaklıkla irkildi fakat gülümsedi. "Rahat dur."

Gözlerini yavaşça açıp dilini çıkardıktan sonra kendi de bir tohum alıp sırıtarak Lan Zhan'a uzattı. "Sen de benimkini yala, ödeşelim."

Lan Zhan ona bakıyordu. Dudaklarının önünde ona uzatılmış 2 küçük tohum tanesi ve Wei Ying'in parmakları vardı. Yutkunduktan sonra Wei Ying'in gözlerine bakarak ağzını açtı. Parmakları da beraberinde ağzına aldığında, hafifçe emip serbest bıraktı.

Wei Ying sırıtırken elini geri çekti ve söyledi. "Birileri dayanamıyor..." Öylesine havaya konuşurmuş gibi söylediğinde Lan Zhan aldırış etmedi.

"Lan Zhan." Bu seslenişin bir sohbetin başlangıcı olduğu belliydi.

"Mn."

"Beni ilk ne zaman sevmeye başladın?"

"Bilmem," tekrar ellerini saçlarına götürüp okşamaya başladı. "Gölde mi acaba? Bilmiyorum... hiç düşünmedim. Sanki en başından beri seni seviyormuşum gibi hissettiriyor."

Wei Ying dişlerini göstererek sırıttı. "Pekiii... beni her zaman sevecek misin? Ne yaparsam yapayım?"

"Mn."

"Ama gerçekten bir sürü kötü şey yaparsam da mı?"

"Mn."

"Bir sürü insanı öldürsem mesela."

"Eminim bir sebebi vardır."

"Peki başka şeyler de yapsam? Yasak teknikler denesem, ailemi kızdırsam, herkes benden nefret etse bile mi?"

"Dünyada seni seven tek kişi ben de olsam, yine de sorun değil."

Wei Ying ellerinin arasındaki eli sıktı. "Peki ya ölürsem? Ben öldüğümde ne olacak?" Merakla cevabı bekliyordu.

jiào wǒ, gege || wangxianHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin