üç kişilik zaman yaşamak • beklemek

2.1K 171 13
                                    


Üzerime kalın bir hırka daha almak için yatak odasına girdim. Soğuktu! Buzdu hava! Hırkayı alıp arkamı döndüğüm sırada aynanın kenarında asılı duran fotoğraflara takıldı bakışlarım. Kocamla çocukluk fotoğrafımız hatta daha doğrusu  fotoğraflarımız olması harika bir şeydi. Asılı fotoğraflardan biri Sefa kaza yaptığı zamanlar ona verdiğim ve kaybederse kötü olacağını söylediğim karpuzlu fotoğrafımızdı. Kaybetmemiş, evlendikten sonra bir gün ben cüzdanında bulunca alıp aynaya asmıştı. Ve "Artık burada durabilir. Nasılsa sen yanımdasın." demişti... Fotoğrafa gülümseyip içeriye sobanın yanına koştum.

Sobanın önüne serdiğim mindere oturup Kuran okudum. Yemekleri neyse ki yapmıştım çoktan. Biraz da KPSS çalışmıştım. Sefa geldiğinde Kuran okuyordum hâlâ. Sayfamı bitirince Kuranı kaldırıp ona hoş geldin dedim ve sobanın önüne oturdum tekrar. Yanıma gelip karşıma oturdu. Biraz ısındı, ellerini sobaya tuttu. Dışarıdan geldiği için buz gibiydi elleri. Yardımcı olmak için ellerini ellerimin arasına aldım, daha çabuk ısınırdı.

"Hülya?"
İsmimi söyleyince ona baktım.
"Ne çabuk geçti zaman değil mi? Evleneli iki yıl oldu da geçti bile."

"Evet, zaman akıp gidiyor. Hele de seninleyken." deyip uzun zamandır yapmadığım bir romantiklik evresine kapı araladım.

"İki kişilik zamanı birlikte yaşıyoruz ama yine de yetmiyor. Artık üç kişilik zaman yaşamak istiyorum ben."

Ellerimin arasında olan ellerini oynattı, artık benim ellerim onun elleri arasındaydı.

"Ben de istiyorum, biliyorsun. Ama daha nasip değil demekki."

"Ya hiç nasip olmazsa?"

Susup cevapsız bakışlarla onu süzdüm. "Allah bilir." dedim sonunda.

"Şu evlatlık alma mevzusunu bir daha mı düşünsek?"

Bu konuyu konuşmuştuk. Ben de çok istiyordum ama bizim için zor olan fazla yanları vardı.
"Bir kaç ay daha bekleyelim Sefa. Eğer yine üç kişilik zaman harcayamazsak yine düşünürüz, olur mu?"

Yavaşça başını salladı ve gülümsedi. "Peki."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hayatlarımızı zaman yönetir; onun içine doğar, onunla yaşar, onda ölürüz. Ne ki hayatta her zaman istediğimizi alamayız. Sabır işte bunu öğrenmektir. Beklemeyi bilmelisin. Beklemeyi bilirsen, güzellikler seni bulacaktır. Oysa çağımızda keyif almadan geçirdiğimiz her anı kayıp sayıyor, çabuk tatmin ve keyfi vazgeçilmez buluyoruz. 

'Musibet, Allah'a şikâyet edildiğinde ibadete, başkasına yanıp yakıla anlatılıp bir sızlanmaya dönüştüğünde isyana vesile olur' diye söyler arifler. Zuhurata tabi olmayı nice zamandır unuttuk; zamanı hemen eğip bükmek, onu çabuklaştırmak, ani tatminimize payanda kılmak arzusundayız. 

BekleyişHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin