2.4

35.3K 791 299
                                    

Atakan ile birlikte sınıfın kapısına kadar geldik.
"Sonra görüşürüz" dedim elimi gözünün önünde sallarken.

"Görüşürüz" dedi ve arkasını dönerek gitti.

Sınıfa girdiğimde, Furkan hariç hepsinin sınıfta olduğunu gördüm. Furkan'ın, Çisem'in yanına gittiğini anlamam pek uzun sürmedi aslında.

Ama benim acilen Furkan ile konuşmam gerekiyordu. O gün ki olayı anlatmak zorundaydım.
Bizimkilerin yanına gitmeden sınıftan çıkarak lavaboya gittim. Klozetin kapağını kapatarak üzerine oturdum ve cebimden telefonumu çıkardım. Instagram'da dolaşırken adımın seslenildiğini duymamla kafamı kaldırıp etrafıma baktım.
Tabiki de kapım kapalıydı.

"Ecee"

Kapıyı açıp kendimi dışarı attığımda karşımda Çisem'i gördüm.

"Efendim" dedim şaşırarak.

"Zil çaldı da burda olabilirsin diye beni gönderdiler"
Dedi aynadan saçını düzeltirken.

"Anladım" dedim elimi musluğun altına tutarak açılmasını beklerken.

Tam çıkarken Çisem tekrar konuştu.
"Şey bu arada Furkan'a o gün gördüklerini anlatmayacaksın değil mi?"

"Yoo, anlatacağım"

"Tüh yazık olacak o zaman"

Tek kaşımı kaldırarak ne diyorsun manasında kafamı salladım.

"Bende Barkın'a, gizli numaradan yazanın sen olduğunu söylemek zorunda kalacağım"

Şok olmuştum. Bunu nereden bilebilirdi ki. Furkan'ın söyleyeceğini sanmıyordum. Bizimkiler konuşurken falan mı duymuştu acaba.
Sertçe yutkundum.

"Nereden biliyorsun bunu"

"Furkan söyledi"

"Saçmalama Furkan asla böyle birşey yapmaz"

"Öyle mi?"  Dedi, gülerek önümden geçerken.

Şaşkın bir şekilde bende arkasından yürüyordum. Çünkü sınıfım o taraftaydı. Sınıfa girdiğimde her zamanki yerime, Meriç'in yanına oturdum.

"Meriç, köşeye ben geçebilir miyim?"

"Noldu senin yüzün düşmüş?"

"Birşey yok başım ağrıyor" dedim gülümsemeye çalışırken.

"Öyle olsun"  dedi ve ayağa kalktı. Ben ise oturduğum yerden sadece sağa söndüm geçmesi için.  Geçtiğinde hemen yana kaydım, Meriç'te oturdu.

Matematik hocası sınıfa girmişti. Ayağa kalkarak ona olan saygımızı gösterdikten sonra, kafamı sıraya koyarak düşünmeye başladım.

Furkan'ın söylemesine ihtimal veremiyordum. Benim düşündüğüm, Çisem, Furkan'ın yanına giderken bizimkiler bu konuyu konuşuyordu ve o da duydu. Başka bir açıklaması olamazdı. Ama ne olursa olsun söylemediğini Furkan'dan duymam gerekiyordu. Direk sorarsam olmaz, bu sefer onu suçluyormuş gibi olurdum ve eğer o söylemediyse gerçekten ayıp olurdu. 

Üzerime örtülen ceketle irkildim. Kafamı kaldırıp sağıma baktığımda Meriç'in örttüğünü gördüm.

"Uyandırdım mı? Üşüme diye şaapmıştım"

Gülümseeyerek konuştum.
"Yok uyumamıştım daha, saol"

"He tamam o zaman, ben uyutayım mı?"

"Ne?" Dedim gülümsemem büyürken. "Nasıl?" Diye de devam ettim.

"Birde nasıl diyor dön arkanı yat zıbar lan"

Kahkaha atmamak için kendimi sıkarken, Meriç'in de bu halime gülmesiyle kendimi tutamadım ve dersin ortasında kahkaha attım.

Hocanın bakışları direk bize döndü.
"Komik bir şey varsa söyleyin bizde gülelim"

Klasik hoca cümlesi.

"Anlatınca komik olmaz ki"
Meriç'in verdiği cevapla daha çok gülesim geldi.

Hoca ise bir an önce derse dönmek için ufak çaplı bir tehdit savurdu.
"Bir daha olursa kendinizi dışarda bulursunuz"

Ne Meriç'ten ne de benden ses çıkmıyordu. Boş boş hocaya bakıyorduk.

Hoca tekrar ders anlatmaya başladığında bende tekrar kafamı sıraya koydum.




instant feelingWhere stories live. Discover now