2.6

27.6K 592 219
                                    

Sabah okula gitmek için kalkmıştım. Uyandığımda ilk hissettiğim şey gözlerimin ağrısı olmuştu. Yataktan kalkıp elimi yüzümü yıkamak için lavaboya ilerledim.

Kıyafetlerimi falan değiştirip, telefonumu ve sırt çantamı alarak evden çıktım. Aslında şuan okula gitmek en son isteyeceğim şeydi. Furkan'ı görmek istemiyordum. Ama belki barışabilirdik birşeyler olabilirdi.

Kulaklığımın kulağımda olduğunu hissettiğimde şarkı açmayı unuttuğumu farkettim. Telefonumu switimin cebinden çıkararak bir şarkı açtım.

Ben yollara aidim, yok başka bildiğim.
Kimseye kırgın değilim ama bugün böyleyim
Ben mi daha yalnızım yağmurlar mı
tüm geçmişim avuçlarımda kaldı
Hani fallar hep iyi çıkardı
Cebimde bu şarkılar kaldı
Ben bu kafayla napıcam
Dengemi nasıl bulucam
Bıktım artık kaçmaktan be
Söyle düşsünler yakamdan
Bütün sokaklar benim, olmazlara meyilliyim
Tut çek al beni kıyısız denizlerdeyim....

Şarkının büyüsüne kaptırmıştım kendimi. Bayılıyorum böyle şarkılara.

Okula çok az kaldığını fark ettiğimde birden kulaklığımın kulağımdan çıkarılmasıyla irkildim.
Kafama sağa döndürdüğümde karşımda Atakan'ı görmeyi beklemiyordum.

"Naber saygısız" dedi gülerek.

"iyi sen" dedim gülümsemeye çalışarak.

"iyi, hangi şarkıyı dinliyorsun"

"ben bu kafayla napıcam"
Bunu çok içten söylemiştim. Çünkü gerçekten ben bu kafayla napacaktım.

"şarkının adı mı bu?"

Bu tepkisi biraz güldürmüştü beni.
"evet"

"kim söylüyor?"

"ikiye on kala"

"ha"

Şok olmuş bir şekilde ona dönerek konuştum.
"gerçekten bilmiyor olamazsın"

"çok işim var biliyormusun, şarkı dinlemeye vaktim olmuyor" dedi alaycı bir tavırla.

"ne işi?" dedim merak ederek.

"ince iş anlarsın ya" derken göz kırpıp çapkın bir gülüş yapınca , ikimiz birden kahkaha attık.

Sınıfımın olduğu koridora yaklaşırken tekrar konuşmaya başlamıştım.
"dinlemelisin, çok güzel"

"şaka yaptım ya o kadar da cahil değilim"

"biliyormusun yani"

"o şarkısını bilmiyorum ama bazı şarkılarını biliyorum"

"Bir an seni cahil sanmıştım*

Güldü.

"sonra görüşürüz"

"Görüşürüz"

Derin bir nefes alarak sınıfa doğru ilerledim.
Sırama yani Meriç'in yanına oturdum, yarım ağız "günaydın" derken.

Furkan yerinde değildi. Çisem'in yanında olduğunu düşünmüştüm ki büyük ihtimalle oradaydı.

"iyimisin lan" diyen Meriç' e baktığımda kafamı olumlu anlamda sallayarak diğerlerine çevirdim gözlerimi.

Ilgaz bana bakarak "Çisemle Furkan bu akşam birinci aylarını kutlayacaklarmış, bizi de çağırdılar ne işimiz varsa orda?" dedi sitem ederek.

"Birinci ayları mı?" dedi Meriç parmağını kusmak istercesine boğazına kadar sokarken. Bu haraketi beni güldürmüştü.

"hayatımda daha saçma çok az şey gördüm" diyen Demir'e hak vermemek elde değildi.

"yani ben gelemem akşam, siz gidecekmisiniz?"

"Gideriz büyük ihtimalle de sen niye gelemiyorsun"

Demir'e bakarak, bir bahane uydurup tekrar konuşmaya başladım. "ya annemle falan tartıştık şimdi izin falan almak istemiyorum"

"Caner kankamız var, o halleder"
Ah be Meriç niye bele yaptın şimdi, burda bahane uydurmaya çalışıyoruz. Hepsi Meriç'i onaylayan bakışlarla bana bakıyorlardı.

"Ya birinci ay kutlaması çok saçma ki zaten"

"Bizde mantıklı olduğu için gitmiyoruz ki, Furkan için gidiyoruz"

"ya ben sonra telafi ederim bunu, şimdi moralim falan da yok"

"gerçekten senin niye moralin bozuk" Ilgaz'ın sorduğu soruyla bir yalan daha fırlattım ortaya.

"Annemle tartıştık ya onu kafama taktım biraz"

"Niye ki ne oldu"

"sonra anlatırım ya" derken hocanın sınıfa girmesi ile önüme döndüm.

Furkan hala gelmemişti. Her ne kadar derse odaklanmak istesemde yapamıyordum. Aklımda hala Furkan vardı. Dayanamayıp Meriç'in kulağına yaklaşarak "Furkan gelmedi mi bugün" dedim.
O da aynı şekilde kulağıma yaklaşarak " yok Çisemle kutlamayı ayarlayacaklarmış" kafamı sallayarak önüme döndüm.

Gerçekten Furkan' a inanamıyordum. Hiç mi değerim yoktu gözünde. En azından kutlama falan yapmayabilirdi. Yani özür dilemesini falan geçmiştim beni bu kadar çabuk silebileceğini düşünmemiştim.

instant feelingWhere stories live. Discover now