Ejderhanın laneti

81 6 0
                                    

Karanlık soğuk bir gece, rüzgarla dans ediyordu ağaçlar. Gökyüzü ayın ışığı ile parlıyordu. Karanlık ebediyyen hükm sürecek gibi, sanki hiç sabah olmayacaktı. Soğuk rüzgar eşiğinde bulutlar kapladı gökyüzünü, parlayan ay kayboldu etrafında olan yıldızlarla beraber.

Uyumaktan sıkılan Hayley, ayağa kalktı. Ayağı eskisinden daha iyiydi. Odadan dışarı çıkıp, gıcırdayan kapını dikkatle kapattı. Boş koridorda yürürken, tabloların kızgın seslerini duya biliyordu. "Uyumaya çalışanlar var!", "Bir rahat etmediniz." "Tanrım, gece bile etrafta geziyorlar". Bunların hiç birine aldırmadan ilerliyordu, Hayley. Sonunda çıkış kapısına ulaştı. Derinden nefes alarak, etrafında olan oksijeni ciğerlerine çekti. Olanları düşünüyordu. Başına gelen şeyler. Masalda gibiydi. Amma asla kendini bir prenses gibi hiss etmedi. Kahverengi gözlerini gökyüzüne dikti. Ay bulutların arasında bir gelip, bir gidiyordu. Yere baktı, kendi kendine söyledi, Hayley "Neden beni yalnız bırakıp gittiniz?" İç çekti. Duygusallaşmıştı. Kafasını kaldırıp gökyüzüne bakarak gözlerinden gelen yaşı engellemeğe çalışttı. Kendini bildi bileli, aya bağlı biri idi Hayley. Çocukluktan beri, gezegende en çok sevdiği şey geceler gökyüzünde parlayan o mucizevi şeydi.

Bulutlar yine geldi. Ay gökyüzünden silinmiş bir şekilde yok oldu. Yine o ses. Uzaktan gelen o ses. "Bu da ne?" Dedi Hayley. İşte yavaş yavaş yaklaşıyordu mor şimşekler. Hayley merkezde durarak hiç bir şeyden çekinmeden olanları izliyordu. Şimşeklerden biri Hayleye çarptı.

O karanlığın da, bir sabahı olmuştu. Herkes normal bir şekilde, sabaha karşı uyanmıştı. Birisi ders için kitaplarını alırken, diğer birisi hararetli bir şekilde büyük salonda olan yemeklerden yiyordu. Davina bu gün Hayleyi görmek için Sophia ile beraber madam Pomfrey'in hastalara baktığı odaya doğru ilerliyordu. Diğer taraftan ise Jasper, Perseus'la beraber odaya doğru yol almıştı. Alexander Stewart astronomi kulesinin en tepesinde durup, manzaranı izliyordu. Madam Pomfrey delirmiş bir şekilde gıcırdayan kapını iterek kırılacak bir şekilde açtı.

Madam Pomfrey: Ah hayır olamaz, olamaz. Hayley yatağında yok.

Sophia ve Davina sesi duyar duymaz Pomfrey'in yanında koştular.

Sophia: Nasıl yani yatağında yok?! Bu sabah ben onu hiç odada bile görmedim.

Davina: Astronomi kulesinde olurdu her zaman. Ora mı baksak?

Jasper: Neler oluyor?

Sophia: Hayley ortalıkta yok.

Perseus: Ne?! Yok ya, nereye gidecek?

Davina: Hadi, dedim. Gidelim. Astronomi kulesinde O.

Madam Pomfrey: Çocuklar, onu bulursanız haber verin. Ben profesörlere onu görüp görmediğini sorarım. Profesör McGonagall'a haber vermemiz lazım.

Çocuklar koridorda koşup, adeta çizgi filmlerdeki gibi arkasından iz bırakıyordu. Herkes olup biteni şaşkınlıkla izliyordu. Profesör Stewart çocukları görür görmez dedi.

Stewart: Bu ne acele çocuklar? Neden nefes nefese kaldınız?

Jasper: Profesör, Hayley. - nefes alıp veriyordu.

Stewart: Ne olmuş Hayleye?

Jasper: Hayle..

Sophia: Hayley ortalıkta yok!

Jasper: Ben de onu söyleyecektim - yine hızlı bir şekilde nefes alıp veriyordu.

Stewart: Ne? Nasıl yani Hayley ortalıkta yok?

Perseus: Davina dedi ki, Hayley her zaman buraya manzara'nı izlemek için gelir. Biz de sandık ki - sözünü kesti Davina.

Davina: Burada olur diye koşarak geldik.

Sirius Black'in kızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin