1.Bölüm

4.1K 75 9
                                    

Klasik İstanbul ..

Yine sabah kargaşaları soğuk hava demeden otobüsten otobüse metrobüsten vapura doğru iş koşuşturmacaları.

Nüfusunun bile 15 milyon mu 17 milyon mu olup olmadığı belli olmayan insan kalabalığı.

Sabah soğuğu , otobüs doluluğu , daha uyanamayan insan topluluğu ..

Başkomiser Oğuz bunları düşünüyordu yine bir kalabalık İstanbul sabahında.

Başkomiser Oğuz kim mi? 39.yaş gününü iki gün önce kutlayan kır saçlı , vaktinden erken yıpranmış gibi dursa da hâlâ dinamik ve bir o kadar da çekici duran belirgin yüz hatları olan , yerine göre sert görünümlü ama yerine göre de tamamen sakin bir emniyet görevlisi. He bir de unutmadan bir emniyet görevlisi olmasına rağmen klasik araba meraklısı ve hafta da 2 belki de 3 kere bozulan bir arabası olan ama bozulsa da arabasından vazgeçmeyen kararlı duruşlu bir adam.

Yine o günlerden biriydi. Başkomiser Oğuz yine arabasının azizliğine uğramış, soğuk mu soğuk buz gibi bir İstanbul sabahına otobüs bekleyerek başlamıştı. Beklediği otobüse bindiğinde kalabalık arasından zar zor gördüğü buğulu camdan emniyete gidene kadar tabelaları okuyordu kafasını dağıtmak için.

Ama yine aklında o soru vardı her ne kadar kafasını dağıtmak istese de ; Arkeoloji alanında bulunan kadın cesedinde.

Saat 07.45i gösterirken gelebildi o kalabalığı aşarak emniyet merkezine. Kapıda nöbet duran iki genç delikanlıya günaydın dedi ve ağır ağır çıktı yine o her zaman ki basamakları birer birer. Odası 4.katta koridorun solunda kalan kutu gibi bir odaydı. Bu odayı kendisi istemişti.

Herkesi selamlayarak odasının kapısına geldiğinde arkasından da Ziya gelmişti.

- Günaydın Başkomiserim

- Günaydın Ziya. Ne o ? Gece rüyanda beni mi gördün de sabah sabah hemen yanıma geldin oğlum?

- Başkomiserim adli tıptan gelen raporları gösterecektim

- Geldi mi o? Ne diyosun gir gir hemen bakalım şunlara

Çekti aldı elinden kağıtları Ziya'nın Başkomiser Oğuz. Oturdu masasına yanıbaşına gelen çayından bir yudum aldı taktı gözlüğünü kağıtları incelemeye başladı tabi Ziya da Oğuz Başkomiserinin o gerilen yüz hatlarında ki mimiklerini.

Allah kahretsin.

- Ne oldu Başkomiserim?

Yahu arkadaş yok yok yok Allah kahretsin! Yıllardır bu mesleğin içerisindeyim bir kere bile böylesine denk gelmedim. Bir tane bile elle tutulur gözle görülür delil yok yok yok !

Vurdu yumruğu masasına sertçe. Bardakta ki çay dökülürken bardakta düşüp kırıldı. Ziya kalk gidiyoruz.

- Nereye Başkomiserim?

- Ne nereye Ziya ne nereye? 15 gün oldu elimizde bir tane delil var o da kadının 35 yaşlarında olduğu. Hoş o da tam belli değil ya. Ya bu meslek beni yiyecek ya da ben kendimi yiyeceğim Ziya anladın mı !

- Başkomiserim bi sakin olun lütfen

- Ziya in aşağıya arabayı çalıştır arkeoloji alanına gidiyoruz. Bir tane delil bulmak için her yeri tırnağımla kazıyacağım gerekirse..

Sır Ölüm - Gerilim ve Macera PsikolojisiWhere stories live. Discover now