Night Seems Like You.

2.6K 240 209
                                    

|Bruno Mars, Talking to the Moon.

Talking to the moon
                Tryna get to you
In hopes you're on
                       The other side
Talking to me too.


Bedenim baştan aşağı titrediğinde, Dazai bir saniye bile tereddüt etmeden çenesini omzuma yaslamıştı. Kalbim emirlerime karşı gelerek beni ele vermek istercesine atıyordu. Fakat geri çekilmek gibi bir hareket yapmamıştım. Yapamamıştım.

"Chuuya.. Hala sana verdiğim tişört ile mi uyuyorsun?"

Gözlerimi istemsizce aralarken afallamış, sinirlenmiş; aynı zamanda nasıl yumruk atacağımı düşünmüştüm.

"Sadece bir eşya."

"Öyle mi? Ya geri alırsam?"

Kulağıma doğru fısıldarken tüylerim diken diken olmuştu. Dişlerimi sıktığımda geri çekilmek adına bir şeyler yapmak için plan yapmaya başlamıştım. Bu kadar yakınımda olması beni deli ediyordu.

"İstediğin gibi olsun."

Kollarının arasından çekilirken ona doğru dönmüş, parmak uçlarım üzerimdeki tişörtün eteklerine ulaşmıştı. Üzerimden çıkartmam saniyelerimi almazken, Dazai'nin yüz ifadesi afallamama neden olmuştu. Şaşırmış, aynı zamanda beklemediği bir hareket olduğunu belli eden bakışları beni yakıyordu. Umursamadım. Öyle yapmalıydım. Tişörtü ona doğru uzatırken gözlerimi kısmıştım.

"İnanılmaz birisin Chuuya."

"Peh."

Tişörtü ona doğru fırlatıp, geri çekildiğimde pencereye doğru dönmüş; derin bir nefes almıştım. Kendimi rahat hissetmiyordum. Yanımda olduğu için kasıyor, hareket edemiyordum. Kafamı karıştıran sinsi gülümsemesinin benden uzak olmasını istiyordum. Her zaman olduğu gibi. Bize ihanet ettiğinden beri.

"Eğer isteseydin şu an burada olmayacağımı biliyorsun. İsteseydin yumruklarını isabet ettirebilir, beni kovabilir, kalmama izin vermezdin. Değil mi?"

Değindiği nokta; bedenimi kaskatı kesmişti. Piç kurusu. Benimle oyun oynuyordu. Cevap veremeyeceğim şeyler söylüyordu. Zihnime giriyor, istediği sahneyi oluşturuyordu.

"Ne istiyorsun benden?"

Dazai'ye doğru döndüğümde dibimde olmasıyla şaşırsam da istifimi bozmamış, yakın olup onu hissettiğim için şaşırmayı reddetmiştim. Nefesi, tenime değer değmez yanıyordum. Reddettim. Böyle olmasına izin veremezdim.

"Ne istiyorsun Dazai? Yine mi dedektiflik ajansı için bir şeyler yap-.."

Başını boynuma yasladığı an, parmaklarımdan başlayarak bacaklarıma kadar bir titreme dolanmış; bir saniye daha ona tutunmasam bayılacak gibi hissettirmişti. Bunu yaptığım vakit ise pes etmiş, bana yaslanmasına izin vererek bedenine sarılmıştım.

"Bu gece seninle uyumak istiyorum."

Sesi bir çocuğun seslenmesine benziyordu. Bu kez inkar etmedim. Reddetmedim. Yalnızca parmaklarımı saçlarına daldırmış, çekmekten ziyade okşamıştım. Kimsenin bilmesini istemediğim bir yumuşaklıkla.

I miss you Chuuya. Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz