Make It Right.

2.2K 209 84
                                    

I can make it right.

Uyandığımı fark ettiğim an, hissettiğim korku bedenimi çoktan sarmıştı. Buna hazırlıksız yakalanmıştım. Gözlerimi açmak, ellerimi oynatmak istemiyordum.

Gitmiş olduğunu bilmek istemiyordum.

Baş edilmesi zor bir düşünceydi, sonrasında hissedeceğim hayalkırıklığı beni yeniden iç savaşa sürükleyecekti. Yine de en sonunda pes edeceğimi biliyordum. Kollarımı kendime sarmak istercesine hareket ettirdiğimde hissettiğim şeyle birlikte gözlerimi aralamış, zorlukla yutkunmuştum.

Dazai'nin dağınık saçları, kollarımın arasında ki varlığı; eşsiz kokusu.

Buradaydı. Yanımdaydı, gitmemişti. Gülümsedim. Dazai bu halimi görse dalga geçerdi muhtemelen. Mutlu değildim ama huzuru bir kaç saniye de olsa hissettiğime emindim. Basit kelimeler, diye düşündüm. Fakat bu kez umursamadım. Benim dışımda kimse gerçekte nasıl hissettiğimi bilemezdi sonuçta.

Parmaklarım dağınık tutamlar arasında dolanırken, pürüzsüz yüzünü inceliyordum. Asla benim gibi nefretle bakmazdı ama yalnızca bir gülümsemesi tehlikeli hissettirebiliyordu. Kaşlarını çatmazdı çoğunlukla, huysuz olduğunu anlamak zor olurdu. Dalgaya aldığı konular hakkında ne kadar derin düşünceler içerisinde olduğunu ise en iyi ben biliyordum. Özellikle de beni sinir etmek için sesli düşündüğünde.

Şimdi ise çok uzaktı.

İkimizin zıt yolları seçtiğimiz bu yaşam biçiminde hayatta kalma yarışı içerisindeydik. Ancak iki tarafın asla fark edemediği şey, Dazai'nin her şeyi yüklenmesiydi. Ve bu gece yanıma gelirken hepsini bir süreliğine bırakmıştı. Bir düşman olarak karşı karşıya gelmemiştik. Ya da eski dostlar olarak.. Yalnızca karşı karşıya gelen normal insanlardık.

Normal. İşte bu kelime hiç basit değildi.

Kıpırdanan bedeni fark ettiğimde usulca kollarımı geri çekmiştim ancak çoktan fark edilmiştim.

"Chuuya.."

Uykulu sesine karşı beslediğim inatçı hayranlığı kapılmamaya çalışarak doğruluğumda, Dazai usulca bedenime sokulmuştu. Şaşırarak kaşlarımı çatmış, huysuzca mırıldanmıştım.

"Ne yapıyorsun Dazai?"

"Uyumak istiyorum."

"Yatağımda yeterince yer kapladın, en azından beni rahat bırak."

Elimi alnıma vurduktan sonra iç çekmiştim. Beni deli ediyordu. Üstelik sargıları her yerdeydi. Ne şekilde uyuyordu bu?

Bir süre oluşan sessizlikten sonra yavaşça doğrulup, esneyen bedene baktım. Pencereden sızan güneşten epey rahatsız olmuş olmalı ki yeniden uzanmış, belime sarılmıştı.

"Da-.."

"Vaktim az. Lütfen, izin ver."

Sözcükler delip geçiyor gibiydi ancak yapabildiğim tek şey dişlerimi sıkmaktı. Yalnızca ikimiz olmasına rağmen asla istediklerimi özgürce yapamamıştım onun aksine. Onun kadar dalgaya alamıyordum her şeyi. Başına buyruk, diye düşündüm.

Yeniden sessiz geçen dakikalar biriktikçe, saçlarıyla yeniden oynamaya devam etmiş; pencereden dışarıya bakıyordum. İkimiz için de vakit azdı, bunu kabul ederek isteği şekilde durmasına izin vermiştim. Ancak bu az olan vakit, geçtikçe daha da azalıyordu.

Dazai en sonunda doğrulduğunda, yüzüme bakmış; bir şey söylemek yerine yalnızca saçlarıma dudaklarını bastırarak geri çekilmişti.

Gitmesi gerektiğini bilerek kalktığımda bu kez her şey daha hızlı geçiyordu. Sargıları sarması, ceketini giymesi, telefonunu kontrol etmesi; ben ise yalnızca duvara yaslanmış bir şekilde onu izliyordum. Gitmek için vedalaşmaya gelince ise bana yaklaştı an elimde engel olmuştum.

"Yaklaşma."

Kızgın ya da kırgın değildim, vedalar oldukça can sıkıcıydı sadece.

"Ah Chuuya.."

Göğsünde duran elimi alarak, parmaklarını kenetlerken tüm düşüncelerimi yıkarak beni kendine çekmiş, sımsıkı sarılmıştı. Boşta kalan yumruğumu sıktığım kadar; diğer elimle daha nazik şekilde kenetleniyordum. Şimdi gidecekti ve uzun bir süre daha gelmeyecekti. Zamanı durmuş bir kapsülün içinden çıkmak üzereydi ve beni boşluğu bırakacaktı. Yanına gelmemi istemeyecekti.

Çünkü gelmemi isterse gideceğimi biliyordu ancak mafyayı bana bırakmak yaptığı en iyi seçimiydi.

Dazai ayrılmadan önce uzun bir süre sarılarak kalmıştık. Gitmeden önce söylediği kelimeler ise hala kulaklarımda yankılanıyordu.

"Nerede olursan ol, sana her zaman ulaşacağım Chuuya. O yüzden sakın ölme. Sana ulaşmak zorundayım, buna ihtiyacım var."

I miss you Chuuya. Where stories live. Discover now