BÖLÜM 21 "FEDAKARLIKLAR"

150K 9.4K 9.4K
                                    




Merhaba, lütfen oy ve yorum yapmayı unutmayın, satır içi yorumlarınızı büyük bir merakla okuyorum <3 <3

BÖLÜM 21 "FEDAKARLIKLAR"

Ali'nin arkasından bodrum kata inen merdivenlere ulaşırken, bir film karesindeymişim gibi hissetmeden edemedim. Sanki devlet adına görevli bir ajandım ve onunla beraber bu is ve duman kokan yerde, bir suçlunun peşindeydik. O kadar karanlık bir ortamdı ki, her an bu film bir korku filmine de dönüşebilirdi sanırım. Üst kat bar olarak kullanılıyordu, Ali daha önce yaptığımız gibi bar girişini kullandırtmamıştı, hemen yan taraftan küçük bir kapıdan geçip direkt bodruma doğru ineceğimizi söylemişti.

Karanlık nedeniyle merdivenlere takılıp düşmek üzereyken Ali beni belimden tuttu. "Dikkat et."

"Nasıl dikkat edebilirim ki? Her yer kapkaranlık. Üstelik burada ne yapıyoruz biz? Gerçekten kendimi savunabilirim ben."

Karanlık nedeniyle görmesem de gözlerini devirdiğini hissettim. "Gördük nasıl savunduğunu."

Sıkkın bir nefes verdim. "Hem sen burada ne yapıyorsun gerçekten?" Burası o kadar ürkütücü görünüyordu ki, yutkundum. Alt tarafı gündüzdü ama sanki burası sonsuz bir karanlığa açılıyordu. "Adrenalin bağımlısı falan mısın? Akıl sağlığı normal olan bir insanın burada ne gibi bir işi olabilir?"

Ali belimi bırakıp yürümeye devam etti. "Çok konuşuyorsun ceylan, yürü sadece."

Sıkkın bir nefes verip arkasından giderken tekrar söylenmeden edemedim. "Burada bizi kesip çöpe atmazlar umarım. Hayır telefon da çekmiyor. Kimsenin ruhu duymaz."

Ali bana doğru döndü. "Gerçekten konuşmadan duramıyorsun değil mi?" Omuz silktim.

Ardından ağır ağır onu takip ettim, yine düşecek gibi olurken onun omzuna tutundum. Ali "Gel buraya," diye tutup beni kendine çekti ve belimden tuttu.

Onun kokusu burnuma dolarken biraz olsun gevşedim. Beni tuttu ve uzun koridor boyunca beraber yürüdük. Koridorun sonunda küçük bir kapıdan geçtik yine ve sanırım sporcuların boks yaptığı ama şu an boş olan yere geçtik.

Sadece burada iki kişi vardı. Birini tanıyordum, ilk geldiğimde Ali'nin peşinden abi abi diyen gezen, bana da yenge yenge diyen Emir isimli çocuktu. Diğeri de uzun boylu, esmer, kısa saçlı, simsiyah gözlü bir kızdı. Kızın saçının sağ tarafı kazınmıştı, kaşında da piercing vardı. Üzerinde siyah bir tayt ve siyah sporcu sutyeni vardı, kolları dövmelerle doluydu, öyle ki teni görünmüyordu. Kız o kadar korkutucu görünüyordu ki buranın karanlık havasıyla bütünleşmiş gibiydi.

Ali'yle beraber içeri girdiğimiz gibi ikisi de şaşkınlıkla bize baktı, kızın bakışları Ali'ye takılıp parlayınca onun Ali'ye karşı hisleri olduğundan şüphelendim. Çok geçmedi, Ali'nin belimdeki elini fark edince dudaklarını birbirine bastırdı ve sert bir ifadeyle gözlerime baktı. Bende aynı sertlikle karşılık verdim, daha şimdiden kızı sevememiştim.

"Abi hoşgeldin. Yenge sen de hoş geldin." Emir bana yönelik konuştuğunda yüzümü buruşturdum. Yenge neydi ya?

"Pardon yenge, sana bir daha yenge dememem gerektiğini unutmuşum."

Gözlerimi devirdim. Korkutucu görünen kız öne çıktı. "Onun burada ne işi var?"

"Çiğdem ona giyecek bir şeyler ver. Beraber çalışacağız," diye emretti Ali hızlıca.

Kız dönüp bana baktı, gözleri avına atlamayı bekleyen bir şahin edasıyla kısılmıştı. Tam dönüp Ali'ye doğru itiraz edecekti ki, son anda dudaklarını birbirine bastırdı. "Gel benimle," dedi hemen sonra. Onun arkasından gitmek istemesem de Ali'nin kararlı bakışları yüzünden gittim.

MAĞLUPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin