10. HASTANE

753 161 94
                                    

"Toprak!" İsminin seslenmesiyle yatağından zıplamıştı Toprak. Baş ucunda Deniz'i görünce gözlerini devirmeden edemedi.

"İnsan gibi uyandırsana pislik!"

"Off! Tamam özür dilerim, hadi çabuk kalk ve kahvaltı edelim. Bugün büyük gün."

Toprak kaşlarını çatsada saniyeler içinde eski haline gelmişti. Bugün gerçekten büyük gündü. Sebebini hatırlayınca gerilmişti. Başarısız olursa eğer bu sefer Deniz'den kesinlikle kurtulamayacağını biliyordu.

"Tamam. Üzerimi değiştirip geleceğim hemen."

"İyi acele et o zaman. Ali biraz sonra burada olur."

Odadan hızla çıkıp salona geçti. Kahvaltıyı kendisi hazırlamıştı bugün. Doğrusu kahvaltı hazırlamayı çok severdi Deniz. Çoğu erkeğin aksine.
Masanın üzerindeki telefonu eline almak üzereyken kapı çaldı. Beklediği kişinin gelmesini umarak kapıya doğru büyük adımlar attı. Ani bir duraksamadan sonra perdeye bakmak aklına henüz gelmişti. Çetin bey olabilirdi. Kontrol etmek için sağdaki pencereden perdeyi aralayarak baktı Deniz. Ali'ydi bu. Gülümseyerek tekrar kapıya yürüdü.

"Kardeşim!" diyerek içeri hızlıca girip Deniz'e sarıldı. Deniz dengesini kaybetsede hemen toparlanmıştı.

"Hoşgeldin kardeşim! Kahvaltıyı yeni hazırlamıştım tam vaktinde geldin. Ballısın."

"Bende kahvaltı etmemiştim zaten iyi oldu. Ee anlat bakalım. Neden böyle bir işe kalkışıyoruz? Yani özel değilse tabi ki."

"Aslında bakarsan Toprak'ın isteği bu. Babasını alıp başka bir şehre taşınmak istiyor. Peşindeki adamları zaten sana söylemiştim. Kızı rahat bırakmayacaklar. Ayrıca doktorda sıkıntılı. Bu yüzden buradan gitmek istiyor."

"E peki sen ne yapacaksın kız gittikten sonra? Sende onunla gidecek misin?"

"Toprak bunu kesinlikle kabul etmez. O yüzden onu gizlice takip edeceğim. Yani haberi olmayacak benden. Ali, bu adamlar gerçekten çok tehlikeli ve bir şekilde kıza ulaşmaya çalışacaklar. Onu hemen bulurlar. Annesine söz verdim onu koruyacağıma dair. Bırakamam öylece."

"Bak Deniz! Biliyorsun kardeşiz biz. Kan bağına gerek yok. Ne zaman ve nerede olursan ol yanındayım. Bir sıkıntı çıkarsa ilk önce bana haber ver. Yardım ederim."

Deniz gülerek karşısındaki gülümserken gamzeleri çıkan çocuğa baktı. Onu gerçekten çok seviyordu. Kan bağına gerek yoktu elbette. Gönül bağı yeterdi onların kardeş olmasına. "Biliyorum kardeşim. Zaten senden başka kimim var ki benim?"

"Bir planın var mı?" Aklına yeni gelmişti sormak.

"Evet."

"Ne düşündün?"

"Hiçbir şey." derken sebepsizce gülümsüyordu.

Deniz kaşlarını çatarak anlamsızca baktı Ali'ye. Bu çocuk plan yaptığını söylemişti fakat şimdi bir plan yapmadığını söylüyordu.

"Ama yaptığını söylemiştin."

"Evet söyledim. Planım hiçbir şey zaten. Tamamen doğaçlama takılacağız. Sana anlatacaklarımı duyduğun zaman çok şaşıracaksın."

"Ali dediklerinden hiçbir şey anlamadım. Açık konuş lütfen."

"Bak Deniz. Bu bilgileri araştırırken epey zamanımı harcadım. Bir bilgiye ulaşırken bir başka bilgi ortaya çıktı, matruşka bebekleri gibi. Söylediğin hastaneyi araştırdım. Orada sorumlu olan bir doktor varmış. Çetin Öztürk adında. Hatta hastanenin sahibini araştırdığımda yine ona ait olduğunu gördüm. Fakat burada ters bir şey var. "

ŞİZOFREN- HÜKÜMDARWhere stories live. Discover now