7. OYUN İÇİNDE OYUN

1.1K 227 90
                                    

Toprak ağlamaktan kızarmış gözleriyle etrafına bakıp olanı biteni hatırlamaya çalıştı. Aklına kısmen bir kaç olay gelince eliyle alnına sertçe vurdu.
'Nasıl bu kadar aptal olabildim?' diye söylenirken bir an Deniz'e ihtiyaç duyduğunu fark etti. Deniz kimseye güvenmemesi gerektiğini söylemişti. Ki kendisi ne kadar güvenilirdi? İşte orası muamma. Ağlamaktan kurumuş yüzünü silip ayağa kalktı. Sessizce kapıya doğru yürürken tedirginlik içindeydi. Korkuyordu çünkü. Biraz olsun ses duymayı ummuştu fakat ortam bir hayli sessizdi ve bu yüzden korkusu biraz daha artmıştı. Sertçe kapıya vurarak 'burada mısın?' diye seslendi Toprak. Bir kaç seslenişten sonra sustu. Anlaşılan evde kimse yoktu. Tekrar yatağa oturup doktorun eve gelmesini bekledi. Bu odadan çıkabilseydi eğer kaçmak için iyi bir fırsatı yakalayabilirdi.

Bir süre etrafı izledikten sonra ayağa kalkıp pencereye doğru yürüdü. Saatin kaç olduğunu bilmiyordu ama dışarısı fazlasıyla karanlıktı ve saatinde geç olduğunu belli ediyordu. Pencere arka caddeye bakıyordu ve aklına gelen fikirle hemen pencereyi açtı. Sitede oldukları için bir kaç insanla karşılaşma ihtimali yüksekti. Bu yüzden pencereyi açtıktan sonra hemen aşağı baktı. Kimse yoktu ama üst balkondan bir kadının sesini duyabiliyordu. Ve bardak sesi...

Evet, tahmin ettiği gibi kadın biriyle muhabbet ediyordu. Seslenmek istesede tereddütte kaldı. Aslına bakılırsa daha çok utanıyordu Toprak rahatsız edecek diye. Ama başka çareside yoktu. Birkaç dakika bekledikten sonra kafasını yukarı kaldırıp seslendi.

"Pardon! Bakar mısınız?"

Kadın kendine seslenmiş olabilecek ihtimalden dolayı aşağı bakarak "bize mi seslendin kızım?" diye soru yöneltti.

"Evet size seslendim. Kusura bakmayın rahatsız ediyorum ama yardımınıza ihtiyacım var."

Kadın karşısındaki adama bakıp tekrar Toprak'a baktı. "Tabi ki buyrun?"

"Bu evin sahibi beni burada zorla tutuyor. Lütfen polisi arar mısınız? Söz veriyorum adınızı söylemem. Sadece polisi ararsanız yeterli olacak."

"Şaka mı yapıyorsun kızım sen?"

"Gerçekten şaka yapmıyorum. Lütfen yardım edin. Evime gitmek istiyorum."

Tekrar kocasına baktı. Kocası ise kaşlarıyla 'hayır' dercesine işaret ederek engel oldu.

"Tülay saçmalama! Koskoca doktor. Sence böyle bir şey yapar mı? Suç olduğunu bile bile mesleğini tehlikeye atar mı? Okumuş adam sonuçta. Hem zaten kız küçük duruyor. Şaka yapıyordur." Bir şey söylemeden ikiside içeri girerek kapıyı kapattılar.

Toprak böyle insanların yaşadığını gerçekten düşünmemişti. Nasıl olurda yardıma ihtiyacı olan birine yardım etmezlerdi? Gerçi onlarada hak veriyordu. Bu durumda kimse başına bela almak istemezdi.

Can sıkıntısıyla yatağa oturacakken kapı sesini duydu. Doktor gelmiş olmalıydı. Kalbi hızla atmaya başlarken bulunduğu odanın kapısına doğru ayak seslerinin geldiğini fark etti.
Kapının anahtar sesinden sonra açıldığını görünce güler yüzle içeri giren doktora donuk bir şekilde baktı.

"Umarım sıkılmamışsındır. Biraz geç geldim, bunun için üzgünüm. İşlerimi anca bitirdim."

"Neden buradayım ben hala? Ne zaman gideceğim eve?"

"Eğer dediklerimi yaparsan tabiki bırakacağım seni. Sana bir şey olmasını istemiyorum. Baban seni özellikle korumamı istemişti. Ona söz verdim Toprak. Beni dinlememekle gerçekten zor durumda bırakıyorsun."

"Babam mı? Babamla ne ilgisi var?"

"Gel salona. Oturalım anlatacağım sana."

Toprak cevap vermeden odadan çıkıp salondaki geniş koltuğa oturdu. Adamın üzerine yürümek yerine sakince durmuştu. Ne kadar çok suyuna giderse o kadar çabuk kurtulacaktı belli ki.

ŞİZOFREN- HÜKÜMDARWhere stories live. Discover now