14. ŞİZOFRENİ

463 36 26
                                    

  Deniz cebindeki anahtarı çıkarıp anahtar deliğine sokarken Ali şaşırmış bir halde sordu. "Anahtar var mıydı sen de?"

"Tabiki var!" Cümlesini bitirirken kapıyıda açmıştı.

"Hadi, hemen çıkalım." Ellerinden geldiğince hızlı hareket etmeye gayret gösteriyorlardı fakat Toprak işlerine balta saplamakta kararlı gibi görünüyordu sorduğu anlamsız sorularla.

"Ne yani? Sizi kontrol etmediler mi?"

"Herkes senin kadar akıllı olursa eğlenceli olur mu sence bu hayat?" diyerek imayla sordu.

Ali ve Deniz yürümeye devam ederken Toprak sinirle  arkada öylece durup sinirle Deniz'e baktı.

"Merak etme kardeşim. Toprak orda beklemeye devam ettikçe kalan aklınıda alacaklar zaten." Ali'nin sözüyle Toprak kendine gelerek hareket etti. Çocuğa hak veriyordu bu sefer. Laf atması anlamsızdı.

"Dua et bu sefer haklısın. Yoksa alırdın cevabını."

Ali sırıtarak Deniz'e baktı ve kafasını iki yana salladı.

Arka kapıdan bahçeye çıktıkları zaman Deniz aralarındaki farkı açarak hızla duvarın kenarına geçti. Etrafta kimseyi göremeyince Ali ve Toprak'a el işaretiyle hızlıca gelmelerini söyledi.

Karşılarındaki duvar bir hayli yüksek olduğu için Deniz'in ilk önce Toprak'ı taşıyarak çıkarması gerekecekti. 

"Duvar yüksek. Tek başına çıkamazsın." diyerek Toprak'a doğru yürüyünce tepkisizce Deniz'e baktı. Deniz Toprak'ın ince olan belini tutarak tıpkı bir çocuğu kaldırır gibi kaldırdı. Bu kız gerçekten çocuk gibiydi. Tek kelime etmeden duvara tırmanarak caddeye atladı. Deniz ve Ali'de çıkınca derin bir nefes verdi.

"Ohh be! Kurtulduk sonunda!"

"Henüz değil."

"Konuştu yine iki ayaklı felaket tellalı!" dedi Toprak.

"Ve konuştu beynini kullandığı zaman eskiyeceğini düşünen insan!" diyerek Deniz lafın altında kalmadı. "Hemen sevinme bakalım. Henüz adamlardan kurtulmuş değiliz. Peşimize illaki düşecekler. O doktor bozuntusu peşini bırakmaz."

"Hadi! Hemen uzaklaşalım burdan. Bize gidelim. Toprak'ın evine gidersek hemen bulurlar." diye öneride bulundu Ali. Her ikiside onayladıktan sonra hızlı adımlarla yürümeye başladılar.

"Bu doktor ne istiyor benden anlamıyorum!" diye sitem etti Toprak. Anlamadığı çok şey vardı ve henüz  yolun başında bile değildi tüm bunların sebebini öğrenmek için.

"Adam muhtemelen saplantılı manyağın teki. Hayatıyla ilgili birçok  şey okudum. İnanın bana bu adam hiç normal değil." dedi Ali ve sonunda ekledi.
"Toprak? Sırası değil biliyorum ama babanın ölüm nedenini neydi? Nasıl öldü?"

Toprak yüzünü buruşturarak yere eğdi kafasını.

"Kendisini astı."

"Ne?" diyerek aynı anda tuhaf bir tepki vermişti Ali ve Deniz.

"İyi ama neden?"

"Bilmiyorum. Doktorun bana söylediği şey buydu. Doğrusu pek inanmadım öyle olduğuna ama babamın son günlerdeki hali hiç iyi değildi. Bir ihtimal doğru olabilirde."

"Bunu araştırırız biz. Otopsi raporu falan var mı?"

"Var ama doktorda."

"Otopsi raporunda intihar mı yazıyordu yani?"

"Evet."

Ali Deniz'e bakarak kafasını iki yana salladı. Doğru olmadığına emindi.

"Neyse. Şimdi konuşmayalım bunları. Eve gidip dinlenelim. Sonra ne yapacağımızı düşünürüz. Yoruldum bugün."

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jul 18, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

ŞİZOFREN- HÜKÜMDARWhere stories live. Discover now