11

2.8K 354 82
                                    

(Canlarım satır arası yorum yapmayı unutmayın 👉🏻👈🏻)

6. Prens Changbin olayların ilerlemesini sağlamak amacıyla 5. Prens Sehun un bulunduğu kanata doğru ilerledi . Kapıdan içeriye girdi . " Lee Sung etrafta yok ? "

Sehun yavaşça mürekkebe batırdığı kalemini masaya koydu ve kitabın yüzünü kapadı.
"Tahmin etmek zor olmamalı değil mi ? "

" Sonunda  Hyun Bin ' e elveda demenin zamanı geldi demek ." Gülüyordu . Bişi hatırlarcasına sözüne devam etti . " Neyi seçtin peki . Yani hangi yol . Yemekle zehirleme , adam tutma , saray önünde öldürme , yakarak .. ? " Sehun keyifle güldü kardeşinin bu kini hoşuna gitmişti .

Hyun Bin tahta geçebilecek potansiyeli en yüksek olan prensti.  Bu oyunda Hyun Bin in sonu korku filmindeki şişman gözlüklü çocuk gibi olacaktı. 

"Bu kadar hevesli olman beni şaşırttı. Büyüdün . "

Hâlbuki bunun büyümekle alakası yoktu . O sadece babasına kızgın olarak büyüyen kin sahibi bir abinin peşinden gitmeye çalışan küçük bi çocuktu hala . Ayak izlerini takip ederse doğru yolu bulacağına inanıyordu . Ama doğru yola giden yoldaki adımların kendi ait olması gerektiğini henüz bilmiyordu.

Sehun söze devam etti . " Düğün çiçeği. " Durdu ve ayağa kalktı .

" Bilirsin çok güzel görünürler ama sevgi gibi bı anda zehire dönüşürler . Onu bu sayede öldürebileceğim . Geriye kalan kişi sayısı azalacak . "

Planladığı şey düğün çiçeğini her akşam saati içtiği çaya katmaktı . Hyun Bin akşam saatlerinde sürekli farklı bitkilerin çayını içerdi . Bunun herhangi bir önem arz etmeyeceğini kolayca kabul edip çayı içeceğini bildiği için endişelenmiyordu .

Changbin ziyaretini bitirdikten sonra odadan ayrıldı . Balkondan saray bahçesine doğru bakıyordu . Lee Sung elinde bir kaç kavanozla beraber arka taraftan saraya girdi . Bu sırada saraydan çıkan pelerinli biri vardı  Changbin çıkan kişiyi görmek için uğraşsada Lee Sung elindeki şişelerle beraber fazla gürültü yapıyordu dikkati dağıldı . " Efendim buldum hemen harekete geçmeliyiz . " Changbin gideni görme umudundan vazgeçmişti . Tekrar 5. Prens Sehun un kanadına girdi .

Sehun ve Lee Sung düğün çiçeğinin kurutulmuş halini bir tahta sahana koydular . Farklı Çaylarla harmanlanmış olan zehir iyice karışıyordu tahta sahanda . Lee Sung ezdikce eziyordu . Ardından çayı sunmak üzere mutfağa gitti . Daha önceden konuştuğu hizmetliyle anlaşmalarını yaptıktan sonra tek kalan şey 1. Prens Hyun Bin in gelmesini beklemekti .

Bir saat zamanın ardından sonra Hyun Bin odasına girdi . Her zamanki gibi hizmetliyi çay için çağırdı. Hizmetli ağır ağır ve yavaş yavaş çayı demledi . Etrafı kırmızı çiçeklerle kaplı bir kase ve çaydanlık getirdi , çayı hafifçe döktü . Tası hafifçe eline alıp sıcaklığını hissetti . Yudumladı . Tasın içindeki çayı bitirdikten sonra masaya geri koydu . Ses çıkarmadan kalktı . Son kez bahçeye doğru yürüdü ne olsa zamanı vardı .

Bugün saray dışına çıkan kişi Hyun Bin den başkası değildi . Annesini görmeye gitmişti . Ölmeden önce ...  Hyun Bin şifacının dediğine göre zaten pek zamanı yoktu . Herkesten sakladığı şey ise vücudunu saran derin iltihaplı yaralardı. Bunlar onu zaten öldürüyordu . Ama bu çay kadar hızlı değildi .
Tıpkı gözlem odasında da dediği gibi
" Demek zamanı geldi . Sözümüzü unutma ben tutacağım ."

Yoongi sözü şuydu ; bugünün geleceğini bildiği için en azından ölümünün daha yararlı birşey için olmasını istedi . Yoongiye tahttan vazgeçip ölmeyi kabul ettiğini tek istediğinin ise annesinin güvende olması olduğunu söyledi . Şimdi ise bile isteye ölümü selamlamıştı çayı yudumlarken .

Belki birkaç saat olmadan ölecekti . Ama en azından bahçedeki bu güzel çiçeklerin kokusunu soluyabiliyorum diye düşündü. Saray bahçesinin kapısı hafifçe aralandı . 1. Prensin hizmetlileri diğer prenslerin  odasında beklediğinin haberini getirdi . Yeşilliklerle dolu kocaman bahçeye göz gezdirdi . Ardından odasına doğru yürüdü.

Taehyung , Kihyun ve Yoongi onu karşıladı.  Hafifçe yatağına uzanıp yorganı üstüne çekti . " Bana güzel bir ölüm şansı verdiğiniz için . " Gözleri içindeki yaşları akıtmaya hazırdı. Fakat bu sefer Taehyung kendini tutamadı ve küçük bir çocuk gibi ağlamaya başladı.  Yatağa eğilip dizlerini çöktü ağlamaya devam ederken . Ellerini sımsıkı Hyun Bin in ellerini tutuyordu . Taehyung gözleri yaşlı ağlarken Kihyun kendini zor tutuyordu. Yoongi elini Taehyun un sırtına koydu ve hafifçe okşadı . " Bunu yapman onun için iyi değil ." Kihyun kollarından tutup kaldırdı Taehyung' u . Kihyuna sarılıp bir süre ağladı içlice . Hyun Bin yavaş yavaş zorlandığını hissediyordu. Hala zamanı vardı .

Hoseok bir haberdi olanlardan . Chan olanları Taehyung' un saray hizmetlilerinden öğrenmiş ve sonunda Hoseok'a anlatmıştı . Hoseok olanları öğrendikten sonra koşarak Hyun Bin in bulunduğu kanada gitmişti . Yetişememişti . Hyun Bin in vücudunu saran zehir onu ele geçirmişti . Taehyung yatağın başında ağlıyordu . Olayları kapının eşinden izleyen Hoseok arkasını dönüp göz yaşını saklarcasına silen Yoongi yi gördü . Hoseok ' un içi titredi koştu ve ona sarıldı.  Yoongi Hoseok'un sarılmasıyla yere doğru süzülüp düştü. Hoseok elleriyle sırtını sıvazlıyordu Yoonginin . Kihyun ve Taehyung da katıldı bu sarılmaya. 

Biraz daha toparlandıktan sonra Yoongi ayağa kalktı ve eliyle hafifçe Hyun Bin in gözlerini kapadı.  Örtüyü üzerine örttü ve saray hizmetlilerini çağırdı . Odaya doluşan hizmetliler gördükleri manzara karşısında şaşkına döndüler . Krala haber vermek üzere odadan çıkan hizmetlilerin ardından Kihyun da bir hışımla odadan çıktı . Yoongi Taehyung u Hoseok ' a bırakıp Kihyun ' un peşinden gitti .

Saray bahçesinin kapısının yanındaki çitlerden atlamaya çalışan hizmetliyi indiriyordu Kihyun . Hyun Bin e ihanet eden hizmetli ölmeliydi . Belindeki kemere bağlı olan kılıcı kınından bir süratle çıkardı . Hizmetli yalvarıyordu . " Zorla yaptırdılar efendim bağışlayın ." Yere çökmüştü hizmetli gözünün yaşına bakmadı . Kihyun şimdiye kadar kınından çıkardığı kılıcını asla yerine koymazdı . Kılıcını hizmetinin boynuna doğru savurdu . Yoongi yetişemedi . Bahçeye girdiğinde hizmetlinin kafası saray çimenlerinde yatıyordu hemde gözleri açık bir şekilde . Kihyun kılıcındaki kanı hizmetlinin kıyafetinden kopardığı bez parçasıyla sildi ve kınına geri koydu .

Kihyun arkasını döndükten sonra Yoongi ye seslendi . " Bana kızacak mısın hyung ? " Yoongi cevapladı. " Haklı yaptığın şeyler için sana ne zaman kızdım ? "  Kihyun hem hüzünlü hemde karışık ruh halindeydi . " Hadi gel son yolculuğuna uğurlayalım onu Kihyun ."

Bahçeden çıktıktan sonra Hyun Bini gömdüler . Halk prens veya önemli kişilerin ölümünü üzüntü ile karşılayıp yas ilan ederdi . Cenazede herkes üzgündü bir kaç kişi hariç . 5 . Prens Sehun ve 6. Prens Changbin cenazede alaycı suratlarıyla sinir bozuyorlardı . Yoongi nin kini daha da artıyordu . Abisinin öldüğü günde olay çıkarmamak için kendini zor tutuyordu . Ellerini sıkıyordu . Hoseok Yoonginin gergin olduğunu anlayınca Yoonginin arkada bağlı olan elinin serçe parmağını tuttu . Bu biraz olsun Yoongiyi sakinleştirmişti . Halk yavaşça kervana geri dönmeden kral birkaç bir şey söylemek için balkona doğru yürüdü .

" 1. Prens Hyun Bin in ölümü hepimizi derinden yaraladı. Bende daha fazla oturduğum tahtı  boş bırakmak istemiyorum.  Yakında prenslerden biri benim yerime geçecek o zamana dek kadar bekleyin . "

Halk gözlerini bu duyurudan sonra prenslere çevirdi . Yoongi ise gözlerini kardeşlerine ve Hoseok'a çevirdi . Emin adımlarla devam edecekti . Hyun Bin boşuna can vermemişti .


Bebeklerimmm 1.500 okunma için çok teşekkür ederimmm

Sizi çok çok öpüyorum bölüm fikirlerinizi bırakmayı unutmayinnn

SEWNAZ

PYEHA | SOPEWhere stories live. Discover now