17

2.2K 296 234
                                    

(Medya ufak bir spoi olabilir :)

Bebeklerimmm 3 bin okunma ve 700 yıldız için çok teşekkür ederimmm . Sizi çok seviyorum. Başlamadan önce bir yıldızınızı ve satır arası yorumları unutmayalim :))))

1 ay sonra

Hoseok o günden sonra kendini çok zor ayakta tutabilmişti . Olayın etkisi her hücresinde hala varlığını sürdürmeye devam ediyordu . O gün çığlıklar eşliğinde yere yığıldıktan sonra hastaneye götürüldü. Durumu doktorun söylemine göre fazla ağırdı . Psikolojisi ileri derecede yara almıştı. Bu durum onu fiziksel olarak da fazla etkilemişti .

1 aydır hastanede tedavi görüyor ve bir sürü seminere katılıyor , mental durumunu ayakta tutabilmek için Chan onu sürekli topluma geri kazandırmak adına etkinlikler bulmaya çalışıyordu.

Hoseok yaşadıklarını ona anlatmasına rağmen Chan inanmak istiyor fakat bu kadar karışık ve normal üstü duruma inanması onun içinde çok zor oluyordu . Fakat ona güveniyordu . Sürekli konuyu farklı yerlere çekmek için elinden geleni yapıyordu bir arkadaş olarak . Hatta çalıştığı ünlü bir otel sahibinin otel restorantında özel müşterilerle ilgilenmesi için iş teklif bile gelmişti . Hoseok düşüneceğim diyerek kenara atıyordu herşeyi . Ama artık normal hayatına geri dönmesini gerektiğini de biliyordu . Ama sevdiği kişiyi bu kadar çok derin ve hisli özlerken çok zordu kendini toplaması.

Onu çok özlüyordu . Yüzünü , dudaklarını , gülüşünü, agresif hallerini , onu sevişini ve .. ve.. onun yanındayken hissettiği sevgi dolu güven hissini çok özlüyordu . Bütün hatıralar hergün gözünden film gibi geçiriyordu . Bazen deli olduğunu düşünüyordu . Yaşadığı onca şeyin gerçek olduğunu hatırlamak , delirmemek için hergün günlüğüne yazıyordu bir gün unutursa diye . Her sayfasındaki satırlarda mürekkep izleri hafif siliniyordu göz yaşlarıyla. Acaba o ne haldeydi . Acaba reerkarne olmuş muydu onun gibi . Olsa bile dünyada milyonlarca insan varken onu bulması imkansızdı nerdeyse . Bunları düşünürken günlüğüne yazdığı son cümle ile kalemini kenara bıraktı . Son cümlesi anlamlıydı.

" Seni bulacağım. "

•••

Hoseok sabah uyanıp banyoya ilerledi  . Hafifçe dağınık ve birbirine girmiş saçlarını uykulu uykulu düzenledi ve yüzünü yıkadı . Ve mutfağa inmek için banyodan çıktı . Chan her zamanki gibi şefliğini konuşturuyordu . Mutfağı saran enfes kokular ta üst kata kadar gelmişti çünkü .

"Günaydın uykucu ." Dedi pankekleri tabaklara alırken . 

"Günaydın" diyip mutfak masasındaki sandelyelerden birine oturdu . Kenarda duran çileklerden birine uzandı ve bir ısırık aldı . Chan ise un paketinden biraz un alıp yanındaki kaba koydu . Ocaktaki ısınan yağa atmak için yaptığı hamura hafif hafif un ekliyordu . Aniden pankek tavasında bıraktığı pankek yanmasın diye anında dönünce un kapı hamurla beraber yere düştü. Hoseok olanları izlerken öylesine kaldı . Dejavu yaşıyordu . O an aklına geldi . Dudaklarına dokundu . Gözlerinden yaşlar süzüldü . Acele acele gözlerini sildi . Chan ortalığı süpürüyordu . Elektrikli süpürgeyi yerine koyunca Hoseok'a döndü .

" Aksilik işte . Olmadan olmaz ."

Bir şey fark etti . Hoseok'un gözleri kırmızıydı . Hoseok gözlerini kaçırıyordu .

"Sen ağladın mı ?"  Dedi , eliyle gözlerini kapatan Hoseok'un ellerini çekerken.

" Hayır . İyiyim merak etme . Sadece bir şeyi hatırladım . " Chan hala aynı şekilde bakıyordu.

" Bakma bana öyle . Gerçekten iyiyim ."

"Peki madem iyiysin sana sunacağım teklifi de kabul edersin o zaman. "

PYEHA | SOPENơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ