mutlu son?🥀

90 14 16
                                    

Otobüsten inip etrafa bakındım. Gecenin karanlığı sayısız yıldızla aydınlanıyor, sokak lambasının ışığını sönük bir parıltı halinde bırakıyordu. Onun şehri Ilsan'a geldim. Otobüs geçip giderken önümden, ben elimde ki telefona dikkatle bakıyordum. Valizin kulpunu yere bırakıp saate baktım.
Saat henüz akşam sekiz buçuğu gösteriyordu. Tahmin ettiğim süreden daha hızlı gelmiştim. Telefonu tekrar cebime koyup hızlı adımlarla yürümeye başladım.

Onun henüz geldiğimden haberi yoktu. Süpriz yapacaktım. Bana vereceği tepkiyi gerçekten merak ediyordum. Şaşkın yüz ifadesini görmeyeli gerçekten çok uzun zaman oldu. Mimiklerini, şakalarını hatta beni sinir etmesini bile bu kadar özlediğimi fark etmemiştim.

Iki sene de ne çok şey değişmişti. Ablam Seokjin ile evlenmişti mesela. Okul biter bitmez ilk işleri bu olmuştu. O güzel günde yanında olamamıştım. O ise bir ay benimle konuşmamıştı. Haklıydı. Çünkü gelmeliydim. Ne olursa olsun yanına gelmeliydim. Ama ben ne yapmıştım. Korkak gibi saklandığım köşeden çıkamamıştım. Ve ablam ise benim düğünüme gelmeyeceğini her seferinde hatırlatıyordu. Ama geleceğini biliyordum. Bunu neden yaptığımı bildiğini, biliyordum.

Yoongi ise bir yandan doktorasını bitirmeye uğraşıyor diğer yandan kalıcı olarak üniversitede kalmıştı. Ve ben yeni öğrenmiştim. En büyük ablamla sevgili olduklarını. Iki ruhsuz nasıl bir araya gelmişti, kimsenin ufacık dahi haberi yoktu.
Jimin hala üniversitede son kalan iki dersini vermek için çabalarken Namjoon onunla dalga geçmeden yapamıyordu. Haerin ise kalan eğitimini yurt dışında tamamlamak için Fransa'ya gitmişti. Jungkook ise tarzı değişmiş, boyu daha da uzamış ve daha olgun biri olmuştu.

Ve bunca zamanda benim öğrendiğim en önemli ders ise "insan kalbi değişiyor" olmuştu. Zor oluyordu ama değişiyordu. Duygular, düşünceler ve hisler hepsi bizim elimizde olan bir ipti. Eğer onlara bırakırsanız nereye gideceğinizi bilemezsiniz. Bu yüzden ipleri sıkıca kavrayıp kontrolü ele almalısınız. Ben böyle yapmıştım.

Valizin kulbunu sıkıca kavramış çekiyordum. Sessizliğin hakim olduğu gecede peşimden sürüklediğim valizin tekerleğinin sesi yankılanıyor ve bir kaç kişinin bana dönmesine neden oluyordu. Böyle seslerin çıkması ve birinin dikkatini çekmek beni her zaman utandırmıştı. Ama elimden bir şey gelmediği için hep katlanmak zorunda kalmıştım.
Zar zor hatırladığım yollardan geçerken etrafı da izlemeden edemiyordum. Hatta bir kaç yerde durup bir kaç fotoğraf bile çekmiştim. Bunları sonra tüm sosyal medyalarımda paylaşacaktım. Yüzüme yerleştirdiğim gülücük ve gittikçe yaklasmanin verdiği heyecan ellerimin buz kesmesine neden oldu.

Onunla o beni öptüğü günden beri konuşmamıştım. Nasıl?, ne yapıyor?, günleri nasıl geçiyor?, zayıflamış mıdır?, saçlarının şeklini değiştirmiş midir?.. bunun gibi milyonlarca soru aklıma birikmişti. Ve ben her adımda bunların cevabına biraz daha yaklaşıyorum.

Son köşeyi dönmemle Hoseok'un evini görmüştüm. Hatta onuda gördüm. Tahta rıhtımın ucuna uzanmış ayaklarını aşağı uzatarak gökyüzünü izliyordu. Kolları kafasının altında, saçları ise hafifçe esen rüzgarda dalgalanıyordu. Hoseok'un evi Ilsan'ın bir köşesinde idi. Burası öyle kalabalık olmayan bir yerdi. Hoseok'un ailesi ise denize bağlı evlerinde yaşıyorlardı. Bu evin bir kısmını küçük bir lokantaya çevirmişlerdi. Buraya gelen yerli ve yabancı turistlere yemek yaparak geçiniyorlardı. Hoseok'la birkaç kez buraya geldiğimiz günleri hatırlayıp ufacık güldüm.

"Hoseok??" Biraz sesli bir şekilde ona seslendim. Bir kaç saniye sonra hızla doğrulup bana baktı. Yıldızların ve rıhtımın ucunda bulunan küçük lamba sayesinde onu net görebiliyordum. Kocaman ve şaşkın gözlerle bana bakıyordu. Kendine gelir gelmez yerinden doğruldu ve hızlı adımlarla tahta rıhtımda bana doğru geliyordu. Eskiyen tahtalara değen ayaklarının sesi hafifçe gelip giden gelgitlerin sesine karışıyordu. Çok geçmeden yalın ayakla karşımda durdu. Üzerinde uzun bir sweatshirt altında da dizlerine gelen bir şort vardı. Saçları birbirine karışmış bir şekilde nefes nefese karşımdaydı. Kocaman gözlerle bana bakarken gülmemek için kendimi zor tutuyordum.

ENDless ✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin