ENDless ✅

seni seviyorum 🥀

Medya: one direction - You and I

Taehyung ile biraz dolaşıp ona eve gitmek istediğimi söylemiştim. Taehyung ise beni eve bırakmayı teklif etmişti. Onu reddettim. Biraz yalnız kalıp düşüncelerimi dinlemek istiyordum. Ama o ısrarla geleceğini söyleyip durmuştu.
Şimdi ise sessizce yanyana evime doğru yürüyorduk.

"Neden böyle üzgün göründüğünü biliyorum." Bir anda ağzından çıkan sözlerle afallamıştım. Ben bile tam olarak nedenini bilmediğim bu durumu bildiğini söylüyordu.
"Nasıl?" Merakla konuştum. Söyleyeceği şeyi gerçekten merak içinde bekliyordum.
"Benim ve onun arasında kaldığın için bir çıkmazdasın." Gözlerim kocaman açıldı. Ne demekti şimdi bu?
"Ne demek istiyorsun anlamadım" derin bir nefes alıp verdi. Ilk defa Taehyung'u böyle görüyordum. O nasıl desem, sanki öylesine yasan bir tipti. Hayatı eğlencesine yaşıyor gibiydi. Onunla oldukça hergün farklı bir halini görür olmuştum.
"Bir kalpte iki insana yer verirsen sonunda ikisinden de olursun Aries."

"Kalbimde yalnızca sen varsın Taehyung" sadece o vardı ve ben onun için Hoseok'la bile kavga etmiştim.
"Şu an bile benimle birlikte Hoseok'u düşünüyorsun. Sabahtan beri ona bakıyorsun. Sürekli düşüncelisin. Anlamazlıktan geleyim dedim ama bende insanım ve bende üzülüyorum Aries." Durdu ve beni de durdurup bana döndü. 
"Birimizi seç Aries. Ben mi yoksa Hoseok mu?" Biraz bekledim.
"O benim arkadaşım. Nasıl ondan vazgeçebilirim" elini kaldırıp saçımı okşadı.
"Onu demiyorum. Arkadaşından vazgeç demek istemedim. Aşkını birimize ver diyorum" saçımda bulunan elini alıp kalbimin üzerine koydum.
"Sonsuza kadar seni seveceğim Taehyung" kocaman gülümseyince o da kocaman gülümsedi.

Elimi sıkıca kavrayıp yürümeye başladı.
"Az önce seni öpmek istedim ama bunu yapmayacağım. Ilerde pişman olmaman için ilk senin beni öpmeni istiyorum Aries" ben ilerde pişman olmayacaktım. Onu seçmiştim. Bu değişmeyecekti.
"Pişman olmayacağım" kaşlarımı çatıp konuştum.
"Her şeyin bir sonu vardır Aries." Dudaklarında belli belirsiz bir tebessüm oluşmuştu.

"Bu gün bilmece gibi konuşuyorsun." Bu gün gerçekten tuhaftı. Yada ben daha önce onunla çok az konuşan biri olduğum için onun konuştuklarını anlamakta zorluk çekiyorum. Evime gelmeme son sokak kalmıştı ki etrafa bakınıp konuştu.
"Henüz mum sönmeden biraz daha seninle olmak istiyorum. Umarım dediğin gibi sonsuza kadar beni seversin." Sokağın başına gelince durdu.
"Biraz kendinle yürüyüp eve git. Güzelce dinlen ve yarın yeniden benimle ol" eğilip yanağıma tekrar ufak bir buse kondurdu.
"Seni seviyorum Aries" ben cevap bile veremeden hızlıca arkasını dönüp ilerlemeye başladı. Hiçbir şey anlamamıştım dediğinden. Mum da neyin nesiydi? Gözden kaybolana kadar arkasından bakıp yaptıklarını anlamdırmaya çalıştım. Ama ufacık bir sonuca bile varamamıştım. Arkamı dönüp eve doğru yürümeye başladım.

Hoseok'la onun arasında bir seçim yapmamı söylemişti ama ben baştan beri onu seviyordum. Hoseok ise arkadaşımdı. Neden onunla seçim yapmak zorunda bırakmıdştı ki beni? Sanırım düşünceli olduğum için onunda canını sıkmıştım. O da onu bırak sadece bana odaklan mi demek istemişti. Haklıydı. Arkadaşsa sadece arkadaş olduğumuz kadar onunla ilgilenmeliydim. Ne diyorum Tanrım ben!! Taehyungun konuşmaları benimde aklımı bulandırmıştı. Hoseok ile barıştığım da ortada sorun falan kalmazdı. Önce Hoseok'u Taehyung konusunda ikna edecek ve ona dediklerim için özür dileyecektim. Şu an bana o kelimeri söylediğim için kızmıştı sadece. Şöyle düşününce haklıydı. Ne kadar haklı olsamda ona öyle söylememeliydim.

"Noonaaaaaaa" irkilerek yerimde hafifçe zıpladım. Jungkook karşımda bana doğru zıplaya zıplaya geliyordu. Bu çocuk ne zaman büyüyecekti bilmiyorum. Tabi evin tek oğlu olunca herkes onu fazla şımarmıştı. Bu yüzden böyleydi bu.
"Ne." Yanıma gelip kolunu omuzuma attı.
"Bende seni seviyorum canım ablam" yine ne isteyecekti bu?
"Sadede gel. Yorgunum eve gidip dinlenmek istiyorum sevgili kardeş" omuzlardan tutup beni çevirdi.
"Aemi ablam dedi ki. Aries şimdi üzgündür git iki şebekelik yapta keyfi yerine gelsin" kocaman gözlerle Jungkook'a baktım. Hayatta böyle bir işe girmezdi. Bedavaya.
"Karşılığında ne verdi sana"