Ay çok güzel 🥀

153 31 42
                                    

Biliyorum sana giden yollar kapalı
Üstelik sen de hiçbir zaman sevmedin beni
Ne kadar yakından ve arada uçurum;
İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi

Uyandım uyandım, hep seni düşündüm
Yalnız seni, yalnız senin gözlerini

Sen Bayan Nihayet, sen ölümüm kalımım
Ben artık adam olmam bu derde düşeli
Cemal Süreya



Winner- Fool şarkısını koydum medyaya mutlaka dinleyin.

Genellikle insanlar olarak hep daha iyisini istemekle meşguldük. Bir şeyi ister ve onun bizim olması için çabalar sonra onu elde edince bir başka şeyi isterdik. Oysa bir zamanlar onu isterken sanki ondan başka bir şey yokmuş gibi onu diliyorduk. Onu elde edince belirli bir zaman sonra yüzüne bakmaz oluyorduk. Bu döngü böyle devam edip gidiyordu. Hiçbir zaman elimizdeki olanla yetinmek istemiyorduk. Aç gözlüydük. Bunu da biliyorduk.

Ben de öyleydim. Ama hiçbir zaman bu aç gözlü sözünü kendime konduramadığım için kendimi masum olarak adlandırıyordum. Benim o durmadan istediğim şey Taehyung'du. Bunu dile getiremediğim bu isteğimin var olmadığını göstermezdi. Hep bir yanım o sadece benim olsun geri kalan dünyayı ise kim alırsa alsın modundaydı. Beni sevsin, beni görsün ve hep benimle olsun diyerek dileklerde bulunurdum. Bunların olması için her şeyimi vermeye hazırdım.

Henüz hiçbir şey bilmeyen bir aptalken.

Aldığı ıhlamur çayını önüme koyan Hoseok yanımdaki yerini aldı. Belli etmesede yorulduğunu anlayabiliyordum. Arada bir boynunu ovalıyor önüne koyduğum kitaplara ise gözlerinden ateş çıkarcasına bakıyordu.
"Teşekkür ederim" sandalyemi kendisine biraz daha yaklaştırdı. Masaya dirseğini dayadı ve eliyle kafasını destekledi.
"Teşekkürü böyle kabul etmem biliyorsun" bende onun yaptığı gibi elimle kafamı destekledim.
"Bu çıkar ilişkisine giriyor ama" söylediklerime omuz silkti.
"Hâlâ o gevşeğin ödevini yaptığıma inanamıyorum." Sinirle doğruldu.  Benim için katlandığını biliyordum.

"Üzgünüm. Ben hallederdim. Neden geldin ki?" Dudaklarımı büzerek konuştum. Buraya gelmek istediğinde kabul etmemeliydim. Benim hatamdı.
"Senin için geldim. Kim bilir kaç saat burada kendini yoracaksın. Kusura bakma ama o pislik kadar vicdansız değilim. Dua etsin ki onu seviyorsun. Yoksa çoktan yüzündeki uzuvlar yer değiştirmişti." Önündeki boşluğa yumruklarını sallayarak konuşunca kütüphanede bulunan bir kaç kişi bize onaylamaz bakışlar atmıştı. Kollarını tutup onu kendime çevirdim.

"Sen bu dünyada ki en iyi arkadaşsın. Bana yardım ettiğin için gerçekten teşekkür ederim. İlk fırsatta sana kendi ellerimle yemek yapacağım. Hemde en sevdiklerini." Bunları söylerken gözleri kısılmış o güzel dudakları kocaman açılarak inci gibi dişlerini göstermişti. Onun en sevdiğim hali buydu. Gülümseyince dünya aydınlanıyor gibiydi.
"Evet, şimdi teşekkürünü kabul ediyorum." Elimle ağzımı kapatıp hafifçe kıkırdadım. Diğer elimle de bilgisayarı işaret ettim. Bir an önce bitirip gitmek istiyordum.

İki saatin sonunda ödev bitmişti. Tabiki bizde. Kollarımı havaya kaldırıp esneme hareketleri yaparken Hoseok'un masaya başını koyarak uyuduğunu görmüştüm. Bu sıkıcı ve yorucu saatlere yenik düşüp uyumuş olmalıydı. Sandalyemi biraz daha ona doğru yaklaştırdım.
"Hoseok ah.." sesimi onun duyacağı şekilde yükselterek tekrar ismini söyledim.
"Hoseok!!"

"Hmm" afifçe mırıldandı.
"Gözlerini açmalısın" üzerine doğru eğilip işaret parmağımla yüzüne dokunmaya başladım yumuşacık yanakları vardı. Kıskanılacak kadar da güzeldi.
"Biraz daha uyumak istiyorum" mızmızlanmıştı.
"Uyan hadi. Burası uyumak için değil" saçlarını karıştırdım. Gözlerini araladı.
"Saçıma dokunma amaa.." ufak bir gülme sonrası tekrar saçlarını karıştırdım. Bileğimi tutup doğruldu.
"Aries dokunma dedim" sinirle konuşunca biraz üzülerek başımla onu onayladım. Bileğimi bırakıp çatılmış kaşlarını düzeltti. Şişmiş gözlerine bakıyordum. Hafifçe gülümseyip ellerini saçlarıma götürüp karıştırmaya başladı.
"Yah! Hoseok bırak beniii"

ENDless ✅Where stories live. Discover now