0.6

3.8K 286 294
                                    

the rose, sorry



"Chaeyoung? Sen neden hala yataktasın?"

Oh, hayır.

"Gitmeyeceğim bugün."

Gözlerim kapalı olsa da annemin odamın kapısını açık bırakarak yatağıma yaklaştığını hissedebiliyordum. Muhtemelen saçlarını her zamanki gibi ensesinde topuz yapmış ve onu güçlü bir iş kadını kalıbına sokan bordo rujunu sürmüş, evden çıkmak için hazırlanıyordu ki ne olduysa aklına gelivermiştim birden. Bugün kontrol etmese olmaz mıydı? Dün gelseydi mesela. En ihtiyacım olduğu zamanlarda gelseydi.

"Ne demek gitmeyeceğim?" Gözlerimi açtığımda kaşlarını ciddiyetle çatan çehresini gördüm. Yatağımın başında dikiliyordu. 

"Biraz hasta hissediyorum, dün gece midem bulandı çok." Çoktan hazırladığım bahanelerimi sunarken lacivert battaniyemi boğazıma kadar çekmiştim.

Bugün de yalan söyledim.

"Bu gözlerinin hali ne? Ağladın mı?" Beni iyice gözlem altına aldığını fark edince tekrar gözlerimi kapattım ve elini alnıma bastırması bir oldu. "Ateşin de yok ki."

"Dinleneceğim bugün. Lütfen izin verir misin?"

Kısa bir süre tereddütle dikilmeye devam etti. Normalde olsa ölüm yatağında değilsem o okula ne olursa olsun gitmeliydim, çünkü Chaeyoung derslerinden bir gün bile olsa geri kalamazdı. Yine bunlara hazırladım kendimi, ancak "Tamam," diye mırıldanması şaşırtmıştı. "Sınıf öğretmenini arayıp haber veririm. Benim şimdi gitmem lazım, sen öğlene kadar uyu ve uyandığında haber ver tamam mı?"

"Tamam, anne."

Düzeltilecek bir yanı olmasa da battaniyemi beni boğacak şekilde ayarladıktan sonra "Eve döndüğümde konuşalım," dedi. Ardından odamın kapısının kapanma sesi duyulmuştu.

Gözlerimi açarak yatakta yan döndüm ve bakışlarım pencereme daldı. Üstelemeyip evde kalmama izin vermesine sevinmeliydim, ancak hemen sonrasındaki konuşma fikri hiç hoşuma gitmemişti. Ağladığımı çok net görmüştü. Hem az uyuduğum hem de biraz ağladığım için göz altlarım şişmişken görmemesi imkansızdı zaten.

Dün okuldan sonra Jaehyun ile yürüyerek çok uzakta kalmayan bahsettiği kafeye gitme maceramız eğlenceli geçmişti. En azından okulda gün boyu surat astıktan sonra beni bol bol güldürmeyi başarabilmişti. Kafede biraz sohbet edip üniversite tercihlerimiz hakkında yorumlar yapmış, sıcak çikolata içmiştik ve bu konuda ona güvendiğim için şanslıydım. Sıcak çikolatalar harikaydı.

Akşam ise yalnızca Lalisa ile konuşup olanları anlatmıştım. Jungkook birkaç kez mesaj atmış, ben cevap vermeyince aradığında ise meşgule atıp ders çalıştığıma dair bir mesaj attıktan sonra telefonumu kapattığımdan ne cevap verdiğine sabah alarmla uyandığımda bakabilmiştim ancak. Tamam, iyi çalışmalar yazmıştı. Aslında okula gitmemek de planladığım bir şey değildi, ta ki uyanıp bok gibi hissettiğime karar verene dek. 

Telefonumun titreştiğini hissetsem ve içeriğini tahmin etsem de bakmadım, tek istediğim daha fazla uyuyabilmekti. 

İki saatlik bir uykuydu.

Harika bir gün oluyordu gerçekten.

Yataktan zar zor kalkıp yüzümü yıkamak için lavaboya gittiğimde kasıklarımda hissettiğim sızlama ile olduğum yerde kaldım. Harika günü mükemmele taşıyacak tek şey eksikti, o da olmuştu. Regl oluyordum.

seven ღ rosékookWhere stories live. Discover now