1.1

3.8K 305 333
                                    

olivia o'brien, complicated

olivia o'brien, complicated

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



Küçüklüğümden beri sorumluluklarımın bilincinde bir çocuk olarak yetiştirildiğim için, sınıfça düzenlenen olaylara liderlik etmeye ya da en basitinden ortaokulda her yıl sınıf başkanı seçilmeye alışkındım. Zaten bu gibi konular için iki tür özellikten birine sahip olmanız gerekiyordu, sınıftaki popüler çocuk olmak ya da öğretmenlerin gözde öğrencisi olmak. Ben, arkadaşlarım akşamın geç saatlerine kadar sokaklarda oynarken odamda oturup ödevlerimi bitirmekle ve her zaman gelecek konulara hazırlanmakla meşgul olurdum hep. Bu yüzden öğretmenin gözdesi lakabını hak ettiğimi söyleyebilirdik, ancak bu iki kelime lisedeki çocukların bana baktıklarında gördüğü bir ön yargıya dönüştüğünde bendeki hevesi de söndürmeye başlamıştı.

Geçtiğimiz günlerde okul gazetesinde yazılarımın yer alacağı konusu etrafa yayıldığında bunun olacağını zaten biliyordum, lisenin sol yılında hala çocuk gibi davranan sınıf arkadaşlarım elbette benimle ilgili konuşmaktan kaçınmazdı. Her ne olursa. Ancak partinin olduğu hafta sonunda bir gecede bitirdiğim makalemi hocaya mail atışımın ertesine, yani pazartesi gününde yazımın kabul edildiğini öğrendiğim ilk teneffüs, bir avuç ergenin ağzına yeniden laf olacağımı beklemiyordum.

Evden çıktığım ilk andan beri üşüdüğüm için kalorifer peteğinin dibinde oturan Jungkook bana yerini teklif ettiğinde memnuniyetle kabul etmiştim, benim yanımda koca bedeniyle durması kalorifere yaslanmış vücudumu gizliyordu da. En azından sabahtan beri bakışlarını üzerimde hissettiğim Jaehyun'un derste beni rahatsız etmeyeceğini biliyordum. İkinci dersten henüz çıkmıştık ve hava buz gibi olduğundan yerimde kalmaya karar verince Jungkook da gitmek istememişti bir yere.

Kendi sınıfından gelip önümüzdeki boş sıraya oturan Lalisa ile sohbet ediyorduk, arada sınıfta bana bakan kızlara kaşlarını çatması dışında onun da sohbete dahil olduğunu söyleyebilirdim.

"O kadar da önemli bir şey değil," dedim elimi yanağıma yasladığım sırada. "Cidden umurumda değil. Sadece komik."

Lalisa sözlerim karşısında başını sallarken en önde oturan dörtlüye ters bir bakış atıp tekrar bana dönmüştü. Aralarından birinin lisenin ilk zamanları Jungkook'a yakın olmak amacıyla benimle arkadaş olmaya çalışan kız olduğunu anımsadım. O günden beri gereksiz bir gerginlik vardı aramızda, aslında ben sadece duruyordum ama kız benden hiç hoşlanmıyordu sanki.

"Aynen öyle, bırak konuşup dursunlar. Seninle rekabet edebilecek olsalar, köşeye çekilip yalnızca sana bakarak fısırdaşmakla kalmazlardı."

Lalisa'nın göz devirişine güldüm ve iç çekerek arkama yaslandım, bu okulda o kadar fazla şeye şahit olmuştum ki birkaç sayfalık gazete için seçilmem hakkında atıp tutan sınıf arkadaşlarımı düşünmeye zaman ayırmama bile gerek yoktu. Yine de bazen, neden sevilmediğim sorusu aklımı kurcalamıyor değildi. Her zaman kibarlığı savunurdum, sınırlarım zorlanmadıkça da düşünce şeklimin böyle kalmasını umuyordum ve bir kez oturup sohbet bile etmediğim insanların benden nedensiz bir şekilde hoşlanmamasına anlam veremiyordum.

seven ღ rosékookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin