1.2

4K 314 484
                                    

mehro, chance with you

mehro, chance with you

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.



Ellerimin titremesini gerektirecek somut veya soyut, hiçbir neden yoktu.

Son dersin son dakikasına kadar bir şeylerle uğraşıp kendimi meşgul tutmaya çalışırken kalbimin düzensizce hızlanıp durması için de hiçbir neden yoktu ortada, çıkış zili çaldığında ne yaptığımı bilmeden eşyalarımı toparlarken içimden aynı şeyleri tekrarlıyordum kendime.

Sakın, Chaeyoung. Sakın.

Kızlar tuvaletinden çıkıp sınıfa gelişimden sonrası bulanıktı, en azından öyle olmasını umuyordum ve çantamı tek omzumda dengeleyip sınıftan çıkanların peşinden ilerlerken birazdan göreceğim kişinin yanında nasıl davranacağımın planını yapıyordum. Jungkook'un yanında, en yakın arkadaşımın.

Herkesin adımlarını yönlendirdiği çıkış kapılarının aksine ben spor salonuna giderken daha önce defalarca yaptığım gibi eve gitmek için onu bekleyecektim, Jungkook'un takım arkadaşları ve hatta koçları bile beni gördüklerinde bazen selam veriyorlardı. Benim o soğuk koltuklarda arkadaşımı beklemeye alıştığım gibi onlar da beni görmeye alışkınlardı.

Her şey her zamanki gibiyken rol yapmak benim için kolaydı. Hiç olmamış gibi davranmak, içeride kopan fırtınaları dışarıya günlük güneşlik yansıtmak da kolaydı. Bu yüzden, her ne kadar duyduklarım kafamı karıştırsa da, salonun geniş kapısını açıp tanıdık manzarayla karşılaştığımda sakin bir şekilde yürümeye devam ettim.

Sorun, geçen güne kadar Jungkook'la takılan kızın bizim hakkımızda yaptığı dedikodulara inanmış olmam falan değildi. Ben kendime inanamıyordum, onun kurduğu cümlelerin üzerimde böyle bir etki yarattığına inanamıyordum.

Yine de üzerini kapatmak kolaydı.

Antrenmanlarını bitirmiş oldukları belli olan takım gitmek için hazırlanıyor gibiydi, Jungkook'u potanın yanında koçla konuşurken gördüğümde olduğum yerde durdum ve onu burada beklemeye karar verdim. Çocuklardan birkaçının yanımdan geçip giderken selam vermesi dışında bir hareketlilik yoktu. En azından, Jungkook'un benim orada olduğumu fark ettiği sırada soyunma odasından çıkan Jaehyun'un yanıma gelmesine kadar, yoktu.

Kapıya yakın bir konumda olduğum için yanımdan geçip gidecek sanmıştım, bu nedenle uzaktan selam verircesine gülümsediğinde ben de ona nezaket amaçlı karşılık verdim. Ancak beklediğimin aksine tam önümde durarak "Hey Chae," dediğinde şaşırmama engel olamadım.

"Ne yapıyorsun burada?" diye sordu hemen ardından. Muhtemelen antrenmandan sonra duş aldığı için saçları ıslaktı ve duş jeli ya da şampuan, her ne olduğunu bilmediğim koku rahatsız hissettirdiğinde gerginlikle etrafa bakındım.

seven ღ rosékookWhere stories live. Discover now