Zerdüşt'ün Seslenişi -2

354 12 10
                                    

Solgun Suçlu Üstüne

Ey yargıçlar ve kurban edenler! Hayvanı, başını eğmeksizin öldürmek istemiyorsunuz. Bakın solgun suçlu başını eğdi. Gözlerinde büyük küçümseme beliriyor.

"Benim 'ben'im, aşılması gereken bir şeydir. Benim 'ben'im bence insanın büyük aşağılamasıdır." Bu gözler böyle konuşuyor.

Kendi hükmünü kendi verdiği an, onun en yüksek anıydı. Bu yücelik anının bayağılığa dönmesine izin vermeyin.

Kendi kendinin acısını çekene artık başka kurtuluş yoktur. Meğerki tez bir ölüm gele.

Ey yargıçlar sizin öldürüşünüz bir acıma olmalı. Bir öç alma olmamalı. Dikkat edin ki öldürürken siz kendiniz yaşamaya hak kazanasınız.

Öldürdüğünüzle barışmanız yetmez. Kederiniz, 'İnsanüstü'ne olan sevginiz olmalı. Hayatta kalmaya böyle hak kazanırsınız.

Düşman deyin, kötü demeyin. Hasta deyin, rezil demeyin. Deli deyin, fakat cani demeyin.

Ve sen ey kızıl yargıç, kafanın içinden geçenleri açığa vurman gerekirse herkes şöyle haykırır; "Defol ey haşere, zehirli solucan!"

Fakat fikir başka, eylem başka, eylemin biçimi başka! Bunlar arasında bağlantı yoktur.

Bu solgun adamı solduran, bir hayaldi. Suçu işlediği zaman onun ustasıydı. Fakat işledikten sonra onun görünümüne dayanamadı.

Ve artık her zaman kendisini bir eylemin faili olarak görüyordu. Ben buna delilik derim; istisna onun varlığına bürünmüştü.

Bir el sürme tavuğu hipnotize eder; onun işlediği fiil, zavallı kavrayışını bağladı. Hipnotize etti. Ben buna fiilden sonra gelmiş bir delilik derim.

Dinleyin yargıçlar, bir başka delilik daha var; bu, fiilden önceki deliliktir. Ah sizler, bu ruhun derinliklerine bence yeter derecede dalamıyorsunuz.

Kızıl yargıç şöyle der: "Bu suçlu neden öldürdü? Bir şey çalmak istiyordu da ondan." Fakat ben size diyorum: "Onun ruhu kan istiyordu, çalmak değil, o bıçaktaki mutluluğa susamıştı."

Onun zavallı aklı bu deliliği kavrayamadı. "Kanda ne var?" dedi. Hiç olmazsa öldürdüğünden bir şey çalmak, bir öç almak istemez misin?

Ve o, zavallı aklına uydu. Çünkü aklının hükmü onun üstüne kurşun gibi yüklendi. Ve böylece öldürürken çaldı da. O deliliğinden utanmak istemiyordu.

Ve şimdi suçunun kurşun yükü, yine onu eziyor. Ve zavallı aklı yine öyle durgun, inmeli ve ağır. Kafasını sallayabilse yükü üstünden yuvarlanacak. Fakat bu kafayı kim sallayabilir?

Bu insan nedir? Ruhun içinden dünyaya yayılmak isteyen bir hastalıklar yığını! Bunlar avlanmak ister.

Bu insan nedir? Birbiri yanında ender olarak sakin durabilen vahşi yılanlardan bir yumak! Bunların her biri dışarı çıkar ve dünyada av arar.

Bu zavallı vücuda bakın, onun acılarını ve arzularını bu zavallı ruh, kendisine göre açıkladı. Bıçaktaki mutluluğa duyulan katilce zevk ve tutku diye açıkladı.

Şimdi hasta olanı kötülük bastırır. O, kendine acı veren şeyle acı vermek ister. Fakat başka zamanlar da vardı. Başka bir kötülük ve iyilik de vardı.

Bir zamanlar şüphe kötüydü. Ve irade bizzat kendisiydi. O zaman hasta, büyücü ve cin olmuştu. Ve cin olarak acı çekerdi. Ve acı vermek isterdi.

Fakat bu sizin kulağınıza girmiyor. Bana diyorsunuz ki; bu sizin iyiliğinize zarar verir. Fakat sizin iyiliğinizden bana ne?

Kötülükleriniz değil birçok iyilikleriniz bana bulantı veriyor. Ah sizin de bu solgun suçlu gibi bir deliliğiniz olsa da o yüzden boş yere harcanasınız! İsterdim ki cinnetiniz gerçek bağlılık veya adalet olsun. Hâlbuki sizin erdeminiz, yalnız uzun yaşamak ve acınacak bir rahata kavuşmak içindir.

Böyle Buyurdu ZerdüştWhere stories live. Discover now