3.3

69 3 0
                                    

Yurda Dönüş

Ey yalnızlık! Yurdum, yuvam yalnızlık! Vahşi gurbette o kadar uzun ve vahşi yaşadım ki sana gözyaşlarımla dönmemek mümkün değil!

Şimdi beni bir ana gibi parmaklarınla korkut, bir ana gibi bana gülümse ve de ki; "Bir zamanlar bir kasırga gibi benden uzaklaşan kimdi?"

Ayrılan şöyle dedi; "Yalnızlıkta çok fazla kaldım. Ve susmayı unuttum. Bunu şimdi öğrendin mi?" "Ey Zerdüşt, her şeyi biliyorum. Sen kalabalığın içinde benim yanımda olduğundan daha fazla yalnızsın.

Terkedilmek ve yalnız olmak başka şeyler. Şimdi bunu öğrendin. İnsanlar arasında daima vahşi ve yabancı kalacaksın.

Hatta onlar seni sevdikleri zaman dahi kendilerine vahşi ve yabancı kalacaksın. Çünkü onlar her şeyden önce korunmak isterler.

Oysaki şimdi burada, yurdundasın. Burada her şeyi söyleyebilirsin. Ve bütün temelleri sarsabilirsin, burada kendinden utanacak gizli saklı duygular yoktur.

Burada her şey seni tatlılıkla dinler ve sana yakınlık gösterir. Çünkü onlar bu sırtın üstüne oturmak isterler. Burada her sembolle her gerçeğe ulaşabilirsin.

Burada her şeye dürüst ve içtenlikle seslenebilirsin.

Burada her şeyin doğrusunu söyleyen adamın sözleri, kulaklara övgü gibi gelir!

Fakat terkedilmiş olmak başka şey. Hatırlar mısın Zerdüşt, sen ormanda kararsız bir halde ve bir ölü gibi nereye gideceğini bilmediğin bir sırada kuşun, senin üstünde nasıl çığlık atıyordu?

İnsanlar arasında olmayı, hayvanlar arasında olmaktan daha tehlikeli bulduğun zamanı hatırlıyor musun? İşte bu, terkedilmekti!

Ve Zerdüşt, boş kovalar arasında bir şarap pınarından, susuzlara şarap dağıttığını biliyor musun? Sarhoşlar arasında susuz ve yalnız oturduğun ve geceleri şikâyet ettiğini, "Almak vermekten daha tatlı ve daha mutlu, hatta çalmak almaktan daha hayırlı değil mi!" dediğini hatırlıyor musun? İşte terkedilmek buydu.

Ve en sakin saatin çaldığını ve bu saatin seni kendinden uzaklaştırdığını ve sana gizli bir fısıltı ile "konuş ve parçala" dediğini.

Ve senin bütün bekleme ve susmanı sana dert yaptığını ve alçakgönüllü cesaretini korkaklığa çevirdiğini hatırlıyor musun? İşte bu, terkedilmekti.

Ey yalnızlık! Yurdum yalnızlık! Sesin bana ne mutlu ve ne içten sesleniyor!

Biz, birbirimize bir şey sormayız. Birbirimizden şikâyetimiz yok. Her işimiz açık.

Çünkü sende her şey açık ve berrak! Burada saatler bile daha çabuk geçiyor. Çünkü karanlıkta zaman, aydınlıkta olduğundan daha sıkıntılı geçer.

Bütün varlıklar hakkında her fikir bana burada gelir. Burada her varlık dile gelmek ister ve her oluş benden konuşmayı öğrenmek ister.

Fakat ya aşağıda! Orada her konuşma anlamsız! Orada unutmak ve geçip gitmek en iyi akıl. İşte bunu öğrendim!

İnsanda her şeyi kavramak isteyen, her şeye saldırmalı. Fakat benim ellerim bunu yapamayacak kadar temiz.

Ben onların havasından bile solumak istemem. Ne yazık ki onların gürültüleri ve ağız kokuları içinde çok uzun zaman kaldım.

Ey etrafımdaki mutlu sessizlik! Ey temiz kokular! Sessizliğin ve sakinliğin ne temiz nefes alışı var? Bu mutlu sessizlik nasıl dinliyor?

Ya aşağıda? Orada her şey konuşur, fakat hiçbir şey dinlemez. Hatta özdeyişler çanlarla çalınsa bile, panayırın bezirgânları o sesi para şakırtısıyla boğarlar.

Böyle Buyurdu ZerdüştWhere stories live. Discover now