3.1

97 4 0
                                    

***

Siz yükseliş istediğiniz zaman yukarıya bakarsınız. Bense aşağıya bakarım. Çünkü ben yükselmişim. Sizden kim aynı zamanda gülebilir ve yükselmiş olabilir? En yüksek dağa çıkan, bütün dramlara ve abus kederlere güler... Zerdüşt

Gezgin

Gece yarısıydı. Zerdüşt adanın öbür kıyısına varmak için bir sırt üstünden yola çıkmıştı. Vapura binmek istiyordu. O kıyıda yabancı gemilerin de uğradıkları iyi bir liman vardı. Mutluluk adalarından denize açılmak isteyenler bu gemilere binerlerdi. Zerdüşt, dağa tırmanırken çocukluğundan beri yalnız başına yaptığı gezileri, tırmandığı dağ ve tepeleri düşünüyordu.

"Ben bir gezginim ve bir dağa tırmanıcıyım!" diyordu kendi kendine. "Ovaları sevmem ve öyle görünüyor ki bir yerde uzun zaman sakin oturamam.

Başıma yazgı ve yaşayış olarak ne gelirse gelsin, onda daima bir dönüp dolaşma ve bir tırmanış vardır. Çünkü sonunda insan ancak kendi hayatını ve kendi içini yaşar.

Karşıma rastlantıların çıkabileceği zaman, geçti artık! Bana benim olmayan ne düşebilir? Benim olan bana döner, sonunda bana döner.

Benim kendi varım; çoktandır uzaklarda olan ve bir takım rastlantılar, olaylar arasında dağılmış olan şeylerim bana döner.

Bir şey daha biliyorum! Şimdi son zirvemin ve çoktandır beni bekleyen şeyin önünde bulunuyorum. Ah, şimdi en sarp yoluma tırmanacağım, en yalnız dolaşmama başladım.

Ama benim karakterimde olanlar böyle bir andan kaçmazlar. Bu an der ki; 'İşte şimdi büyüklük yolunu yürüyorsun.' Zirve ve uçurum! Bu ikisi şimdi birleşmiştir.

Büyüklük yolunu yürüyorsun! Şimdiye kadar senin için en büyük tehlike olan şey, şimdi sana son sığınak oluyor.

Büyüklük yolunu yürüyorsun! Artık arkada hiçbir yol görmemek, senin en büyük yürekliliğin olacak. Büyüklük yolunu yürüyorsun! Bu yolda kimse seni sürünerek izlemeyecek. Ayağın arkanda kalan yolları sildi, yolun üstünde 'imkânsızlık' yazılı.

Hiçbir merdivenin olmasa bile kendi başının üstüne çıkmayı başarmalısın, yoksa yukarıya nasıl çıkacaksın?

Kendi kafanın üzerinden ve kendi kalbini atlayarak! Şimdi en yumuşak tarafın, en sert cephen olmalı.

Kendini çok korumuş olan, bu aşırı özen yüzünden hastalanır. İnsanı sertleştiren şeyi övelim! Yağ ve bal akan ülkeyi sevmem.

Çok şey görmek için dikkatini kendinden uzaklaştırmak şarttır. Bu sertlik her tırmanıcıya gereklidir. Fakat anlayan olarak görebilen, eşyanın en öndeki temellerinden gayri neyi görsün?

Ama Zerdüşt, sen her şeyin dibini ve arkasını görmek istersin. Onun için kendi üstüne yükselmelisin, o kadar yükselmelisin ki yıldızların bile aşağıda kalsın.

Evet, kendimi ve yıldızlarımı kendimden aşağıda görmeliyim. işte benim için zirve budur. Bana son zirve olarak bu kaldı."

Zerdüşt dağa tırmanırken kalbini bu sert özdeyişlerle teselli ediyordu. Çünkü kalbi şimdiye kadar bilmediği şekilde yaralıydı. Dağ sırtının zirvesine varınca deniz, gözünün önüne açıldı. Orada durdu, uzun zaman sustu. Bu yükseklerde gece soğuk, berrak ve yıldız gibi aydınlıktı.

"Sonunda kederli yazgımı anlıyorum. Pekâlâ, hazırım, şimdi son yalnızlığım başladı," dedi.

"Ah, bu altımdaki siyah kederli deniz, ah, bu gebe gece bezginliği, ah, yazgı ve deniz, sizlere inmeliyim.

Böyle Buyurdu ZerdüştWhere stories live. Discover now