4.5

60 5 0
                                    

Bilim Üstüne

Büyücü böyle usulca şarkı söyledi. Ve bütün oradakiler, kuşlar gibi, farkında olmaksızın büyücünün hilekâr ve gamlı şehvetinin içine düştüler. Yalnız ruhun insaflısı kanmadı. O büyücünün elinden derhal arpı aldı ve şöyle bağırdı; "Hava, içeriye temiz hava alın, Zerdüşt'ü getirin, ey kötü ihtiyar büyücü, bu mağarayı sıkıntılı ve zehirli bir hale getiriyorsun.

Ey sahte ve süslü adam! Sen bilinmez tutkulara ve vahşetlere saldırmak istiyorsun. Senin gibiler gerçekten söz edince, yazıklar olsun!

Böyle büyücüklere karşı dikkatli olmayan özgür ruhlara yazık! Özgürlükleri mahvolacak. Sen hapisleri öğretiyorsun ve insanları avutarak oraya döndürmek istiyorsun.

Sen ihtiyar, ey kötü şeytan, şikâyetlerinde bir kandırıcı var. Sen namusu överken gizlice şehvete davet edenlere benziyorsun."

Vicdanlı, böyle konuştu. Fakat ihtiyar büyücü etrafına baktı, zaferinin tadını aldı ve vicdanlının yaydığı bezginliği yok etti; "Sakin ol,", dedi alçakgönüllü bir sesle, "iyi şarkılar, iyi yankılar uyandırmak isterler. Güzel şarkılardan sonra uzun zaman susmalı."

Bütün yüksek adamlar öyle yapar. Fakat sen şarkımdan bir şey anlamadın mı? Sende büyücü ruhundan pek az şey var.

"Kendinden ayırmakla beni övmüş oluyorsun," dedi vicdanlı, "Pekâlâ fakat siz ötekiler, ne görüyorum, günahkâr gözlerle oturup duruyorsunuz.

Ey özgür ruhlar, özgürlüğünüz nereye gitti? Sizler dans eden çıplak kadınlara uzun zaman bakmış olanlara benziyorsunuz. Bizzat ruhlarınız dans ediyor.

Yüksek insanlar, sizin içinizde büyücünün kötü büyü ve yalancılık ruhu dediği şeyden daha fazla bulunmalı. Biz farklı olmalıyız.

Ve gerçekten, Zerdüşt mağarasına dönmeden önce yeter derecede konuşmuş ve düşünmüş olduk. Biliyorum ki biz haklıyız.

Burada da siz ve ben farklı şeyleri arıyoruz. Örneğin ben daha çok güven arıyorum. Zerdüşt'e bunun için geldim. Çünkü o her şeyin sarsıldığı, arzın depreme uğradığı bugünde en sağlam kule ve iradedir. Fakat sizin gözlerinize bakınca bana öyle geliyor ki daha çok güvensizlik arıyorsunuz. Daha fazla ürperme, daha fazla tehlike, daha fazla deprem. Yüksek insanlar, şüphemi hoş görün anlıyorum ki sizler bana en çok korku veren şeye yani en tehlikeli hayata, vahşi hayvan hayatına, ormanlara, mağaralara, yalçın dağlara ve tehlikeli uçurumlara özlem duyuyorsunuz.

Ve sizce en iyi adam tehlikeden kurtaran değil, tersine sizi bütün yollardan çıkaran, saldıranlardır. Fakat gerçekten arzunuz bu ise bana olanaksız gibi gelir.

Çünkü korku, insanın sonsuz ve temel duygusudur.

Bütün sonsuz günahlar ve sevaplar korku ile açıklanır. Benim sevabım da korkudan meydana gelmiştir. Onun adı bilimdir.

Vahşi hayvanlardan korku, insanın içinde bulunan hayvan da dâhil olduğu halde, bu korku insanda en uzun zamandan beri meydana gelmiş bir duygudur. Zerdüşt buna 'içerdeki hayvan' der.

Bu uzun, eski korku ki sonunda ince, ruhani ve zekice bir hal alır ve kanımca bilim ismini almıştır." Vicdanlı adam böyle dedi fakat mağarasına hemen geri dönmüş ve bu sözleri anlamış olan Zerdüşt, vicdanlı adama bir demet gül attı ve onun gerçeklerine güldü. "Nasıl!" dedi, "Şimdi neler işittim. Gerçekten, ya sen delisin ya ben! Senin gerçeğini derhal tepetakla getiriyorum.

Yani korku bizi kayırdı. Fakat cesaret; maceracılık, bilinmeyene atılma, başkalarının cüret etmediği şeylere girişme; sanırım ki insanın geçmişi budur.

Böyle Buyurdu ZerdüştWhere stories live. Discover now