Lost with Him (1x7)

865 69 242
                                    

Başlamadan önce;

Bölümde Kai'nin verdiği kar küresini daha kolay hayal edebilmeniz için bir tane medyaya koydum :3


Jongin ikimizin de nefesi tükendiğinde dudaklarını yavaş hareketlerle dudaklarımdan ayırdı.Hızlı hızlı nefes alıp verirken başımı başına yaslayıp gözlerimi kapattım.Bu his gerçek olamayacak kadar güzeldi.

Onun varlığı kendimi bu dünyadan ayrı bir yerde hissettiriyordu.Kendimi sanki yükseklerde hissediyordum...yükseklerde süzülüyordum,burada beni korkutacak hiçbir şey yoktu.

Her değdiğinde vücudumu yakan elini belimden yukarı çıkararak omzuma götürdü.Ben ise kollarımı sıkıca boynuna dolamıştım ve işaret parmağımla boynunu okşuyordum.Hoşuna gittiği her hâlinden belliydi.

Artık çekilme vakti geldiğinde kollarımı yavaşça boynundan geri çekip kendim de geri çekildim.Bakışlarıyla beni takip ederken içimi ısıtan bir tonda mırıldandı. "Ne oldu?"

Yataktan ağır hareketlerle kalktım ve ona dönüp gözlerimi gözlerine kenetledim. "Kendimi kaybetmek istemiyorum."

"Kaçıyorsun."

Haklıydı,belki de ondan kaçıyordum.Hislerime yenik düşmekten korkuyordum.Ona karşı yenilmekten...

Duvara yaslanıp onu izlerken bir şey söylememeye karar verdim.Sessizliğim karşısında o devam etti.

"Sana güvenilmeyecek biri olarak görünüyorum belki de."

Tek bir kelime söylemeden dikkatle onu dinlemeye devam ettim.

"Aklından geçenleri asla belirtmediğin için ne düşündüğünü asla bilemiyorum.Sadece öfkeni direkt dışarı yansıtıyorsun." 

İçini çekti ve devam etti. "Yarın benimle bir yere gelmeni istiyorum.Yani,sadece biz." İmalı bir şekilde fısıldadı. "Başkası olmadan."

Cevap beklerken bana bakıyordu.Boğazım âdeta düğümlenmiş gibiydi,ne söyleyeceğim hakkında hiçbir fikrim yoktu.

Zar zor kısa bir cevap verdim. "Kabul."

Yüzüne küçük bir gülümseme yerleştirip yatağımdan kalktı. "Güzel,iyi geceler."

Odadan çıkmasını izlerken mırıldanarak cevapladım. "Sana da."

Ertesi gün kruvasan almaya giderken sasaenglerin bana saldırmayı çalışması gibi bir olay yaşamıştık.Bu tür şeyler artık hayatımın 'olağan' bir parçası olmaya başlamıştı.

Güvenliklerin halletmesiyle olay çözülmüştü ama şirketin bu tür kişilere karşı gerçekten bir şey yapacağı konusunda umutsuzdum.

Biraz sakinleştikten sonra hiçbir şey yokmuş gibi kafeye gidip kruvasan siparişi vermiştik.Yanımda dikilen Kai bana iki saniyede bir bakıp duruyordu.Tekrar bana baktığında ben de ona baktım. "Ne?"

"İyi olup olmadığından emin olmaya çalışıyordum."

"İki saniyede bir dik dik bana bakarak mı?"

Cevaplamadan geri önüne döndü.Bazen ona gerçekten de fazla kötü davranıp davranmadığım konusunda ikileme düşüyordum.

Gerçekten de yardımcı olmaya çalışmıştı.Onu terslemiş olmanın verdiği vicdan azabını biraz da olsa hissetmeye başlamıştım.Bu duygudan nefret ediyordum.

Gittiğimiz her yerde sevgili gibi davranmamız gerekiyordu zaten.Şu an kafeden kruvasan alırken Dispatch'in görüntülerimizi çekip yayınlaması pek olası değildi ama sonuçta etrafta insanlar vardı,sonradan bunun dedikodusunu yapacaklardı hatta yayacaklardı.

Love Scenario ∥JenKai∥Where stories live. Discover now