Love Scenario ∥JenKai∥

They Don't Know About Us (2x10)

Rosé ile Amerika'da geçen günlerimiz fazlasıyla keyifliydi.

Uzun zamandır yapamadığımız şeyleri yapıp bir yandan da kayıt işlerini hâlletmiştik.İkimizin birlikte bir işbirliğinin olması zaten uzun zamandır büyük bir hayalimizdi.

İşin kötü tarafı ise işbirliğimizi artık tamamlamış olmamızdı,yani günlerimiz artık sayılıydı.

Son kez stüdyodan çıktığımızda ikimizin de buruk hissettiğine emindim.

Rosé yanımda sessiz sessiz ilerlerken tam bunun hüzünlü bir an olduğunu düşünecektim ki o aniden bana doğru dönüp "Acıktım." diye fısıldadı.

"Şu ilerideki hamburgerciye gidelim."

Konu yemek olduğunda hızlı adımlarla kısa bir süre içerisinde oraya varabilmiştik.

Siparişlerimizi verdikten sonra ona döndüm ve ciddi olmaya çalışarak "Rosie." diyerek söze başladım.

"İşimiz bittiğine göre ne zaman döneceğiz?"

"Dönecek miyiz?"

"Rosie."

"Pekâlâ,bilmiyorum."

Konuşma burada bitmişti ve bir daha da devam etmemiştik.Yemekler geldiğinde ise iyice dikkatimiz dağılmış,kendimizi yemeğe kaptırmıştık.

Telefonumun titreştiğini görünce bildirimin Jongin'den olduğunu fark edince bir anlığına nefes alamamıştım.

Onun bana biraz zaman tanıdığının farkındaydım ve bu nedenle buraya geldiğimizden beri pek konuşmuyorduk.

Açıkçası onu çok özlemiştim.

Ayrıca sevgili haberi konusunu da Jongin hâlletmişti ve ayrılık haberi yayınlanmıştı bile.

Büyük bir heyecanla ekran kilidini açıp mesaja baktım.

/selam

/müsait misin?

"Neye sırıtıyorsun?"

Rosé'nin dediklerine cevap vermeden arkama yaslandım ve yüzümdeki salak sırıtışı silmeden kısa bir süreliğine düşündüm.

Müsait olduğuma karar verdikten sonra telefonu alıp mesaj attım.

/evet

/arayabilir miyim

/yurtdışı çok yazar ama

/zaten Whatsapp'dan arayacaktım...

"Rosie ben salağım!"

Telefonu kapatıp arkama yaslandım ve ellerimle yüzümü kapatıp mızmızlanmaya başladım.Rosé bana doğru eğildi ve ellerimi tutup yüzümden çekti. "Kendine gel,kendine gel."

"Ben en büyük salağım!"

"Hayır en büyüğü benim!"