3. BÖLÜM: "TAT"

28.3K 509 299
                                    

Smylck2,eliserden,kiliczeynepceren adlı kişilere ithaf edildi

Bölüm Şarkıları / Gökşin Derin / Uçurumun Kenarında

/ Ozbi / Kalbine Sor





3. BÖLÜM : "KELEPÇE"

Oylama yapılmadan ve bölüme dair yorum eklemeden bölüme geçilmesini lütfen.

Keyifli okumalar...

İki dünya arsasında sıkışan bedenim, kurtulmaya çalışırken ruhumu kaybediyordum. Öyleki çırpındıkça okyanusun derinliklerine çekiliyor, ışığı bir daha göremiceğini anlıyordum. Nefeslerim kesik ve yetersiz kalmakla beraber bedenimi tüketiyor, acıyı her hücremde eşit miktarda pay ediyordu. Acı hiçbir zaman bana uzak olmamıştı ama bu acı olamazdı; peki ama neden kalbim her nefeste keskin bir hançer darbesi alırken, parçalara ayrılıp oluşan küçük kan gölütüne bakmıştım. Acının rengi tuvali tüm ihtişamıyla kaplarken, izlediklerim hançerin keskin ucunu tenime daha fazla işlemesine katkıda bulunmuştu.

Küçük cam parçaları boğazımda ilerliyor gibi yutkunuşum acı verirken, karşımdaki manzarayı gören gözlerim çok daha fazla acı çekiyordu. Keskin ve Yeliz gözümün önünde mekanın boş geniş alanına koyulan aletlere ilerlerken nefes almayı bırakmış, içimde yükselen haykırışları çoğaltmıştım. Herkes etrafa konulan deri koltuklarda yerini alırken birtek ben ayakta kalmıştım. Göze battığımın farkındaydım ama Pekte dert etmemiştim.

Uzun geniş demirler kalın zincirlere birbirine tutmasını sağlarken alt kısımda; yerde yumuşak kırmızı minderler konulmuştu. Hemen yan kısmındaki büyük siyah deri koltukların kullanım amacı oturmak olmadığını anlamıştım. Kucak dansı için konulmuştu. Diğer kısımda konulan tahta duvar, alt ve üst olarak her iki taraftan belli aralıklarla kelepçe konulmuştu. Koyulan birkaç alet daha vardı ama seçmekte zorlanmıştım.

Yeliz'in heyecanlı ve istekli bakışlarla Keskin'i izlerken, Keskin onu umursamadan; dört tarafına uzun demir konulan alanın etrafını saran zincirlerin üzerinden atlarken, altındaki şişkin minder her iki ayağının altında çukur oluşturmuştu. Her hücremin odak noktası sadece Keskin olurken bileğime hissettiğim baskıyla irkildim. İnce bileğimi saran uzun iri elin sahibini görmek için yeşillerimi Keskin'den ayırmıştım.

Karşımda dikilen iri adama şaşkınca bakerken bileğimi hızla çekip uvucundan kurtarmıştım. Keskin'in görmesini istememiştim, az önce sırf iltifat ettiği için adamı resmen sert ifadesiyle dövmüştü. Bu temasa vericeği tepkiyi bilmiyordum ve öğrenmeye hazır değildim. Karşımda sırıtan sarışın adam çekinmeden beni kısaca süzüp ela gözlerini yeşil ormanlarıma teslim etmişti.

"Buyrun oturun isterseniz."

Adamın gösterdiği yöne bakarken o hala beni izliyordu. Kadrajıma giren iki boş deri koltukla kaşlarımı çattım. Tekrar beni izlediğini bildiğim sarışın adama döndüm, çok genç sayılmazdı ama otuzun altında olmalıydı. Ayakta dikilmemiz yeterince ilgili bakışları üzerimize çekiyordu ve adama cevap verme gereği duymadan; deri koltukta yerimi almıştım. Kısa bir süreliğine ayakta dikilen sarışın adam daha fazla beklemeden yanımda yerini almıştı. Rahatsızca yerimde kıpırdanırken, Keskin'e odaklandım.

Buraya bakmıyordu. Muhtemelen az önceki adamın iğrenç hareketini görmemişti. Üzerimde hala rahatsız edici bakışlarını hissetsemde ondan tarafa dönmemiştim. Böyle insanlar tek bir tepkiyi çok farklı anlgılarlardı ve iğrenç düşünceleri hep farklı çalışırdı. Psikolog olmak bir nevi insanın içini görmekle eşdeğerdi. Keskin eline beyaz bir bez bağlarken, uzun boyu nedeniyle yanına gelen adamın kulağına doğru hatmfif eğilerek birşeyler anlatırken, kısaca bulunduğum tarafa bakıp, tekrar konuştuğu adama dönmüştü. Konuştuğu adam onu başıyla onaylayıp tedirgin adımlarla boks ringine benzeyen alandan ayrılmıştı.

İKİLEM + 18 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin