10. BÖLÜM : "TEHLİKELİ OYUN"

2.3K 122 48
                                    




10. BÖLÜM : "ÖLÜMCÜL TUTKU"

KEYİFLİ OKUMALAR...

Çok heyecanlıyım yorum ve oy vermeden geçme güzel okuyucu❄️

Ölüm okyanusun derinlikleri gibi karanlık ve soğuk: kimi için kayıp kimisi için kurtuluş, oysa Azrail için sıradan bir şey. Ama hiç beklemediği bir şey olur; Tanrı'nın onun içinde planları vardır. Yer yüzünde melek kadar güzel bir kadına aşık olur. Ölüm için indiği yer yüzüne aşık olduğu kadın için indiğinde yer yüzü titrerdi. Aşık olduğu kadına en güzel şekliyle göründüğü zaman hiç bir varlık daha önce Azrail böylesine masum ve mutlu görmemişti. Hep diğer insanlar için çok farklı iner yer yüzüne ama bu melek gibi olan kadına hayrandı, daha doğrusu aşıktı! Ama bir gün öyle öfkeli bir şekilde yer yüzüne indi ki, yer yüzü ve gök aynı anda acıyla inledi. Hiddeti deprem ve şiddetli yağmura neden olmuştu. Öylesine bir gök gürültüsü inlemiştiki, insan oğlu dünyanın sonunun geldiğini düşünmüştü. Azrail'in bastığı toprak acıyla inliyor, feryat ediyordu adeta. Bugün gelecekti ama çok çabuk gelmişti. Tanrı onu hiç beklemediği bir anda çok kötü bir şekilde sınıyordu. Sevdiği kadının canı alınması istenmişti. Kadın hiçbirşeyden habersiz ona en güzel şekilde görünen ölüm meleğinin kollarına koşarken yer yüzü birazdan olacaklardan çok korkuyordu.

Kadın en sonunda sevdiği adamın kollarına kavuştuğu zaman bir şeylerin ters gittiğini hemen anlamıştı. Sıcak bedeni soğuk ve katıydı. Aşık olduğu adam çok farklıydı. Ölüm meleği titreyen kadının gözlerine bakmak için çenesini hafifçe kaldırdı. O gözlerde aşk ve tutku saklıydı ama kadın onun gözlerinde soğuk bir karanlık görüyordu. Azrail kadının yumuşak ve kırmızı dudaklarına baktı. Tutkuyla öptüğü dudaklarını son kez öpecekti. Kadın uzandı dudaklarına ölümü vadettiğini bilmeden.

Narin bedeni Azrail'in kollarına düşerken yer yüzünde öyle bir haykırış yükseldiki, yer yüzü acıyla ağlıyordu. Belkide en ağrısı Azrail'e verilmişti. Aşkı ve Tutkusu ölümcüldü. Ensemde hissettiğim sıcak nefes, omurgamdan aşağıya doğru bir ürperti yol alırken göğsüm yerinden çıkacak gibi atıyordu.

"Tutku seni öldürür..."

Keskin'in boğuk ve kalın sesi hücrelerime işlerken nefes almaya çalışıyordum. Kalabalık gittikçe çoğalırken Keskin'in soğuk parmakları boynumu kavrayıp geriye yaptırırken sıcak nefesi çıplak boynumu yakarak gerdanıma ilerlerken bedenim uyarılmış gibi titremeye başlamıştı. "Ölüm meleği tutkuyla ölen ruhları zincirlere vurur ve acımasız bir yırtıcı gibi izler onları," derken boynumu yavaşça okşayıp yan yatırdı. Karşımda zincirlere vurulan üç adam ve kadın dururken yutkunamadım. "Unutma bebeğim tutku bir kayıp, sonuda ölüm..."

Kalp atışlarım ardı ardına yükselirken Keskin'in diğer eli belimi sararken nefesimi tutmuştum. Uzun kemikli parmakları vucudumda gezinirken titrek bir nefes çektim. "Tutku bir kayıp olabilir ama en büyük kayıp ne biliyor musun?"

Kısık çıkan sesim net bir tonda yükselmişti.

"Tutkuyla mühürlü ruhların bir araya gelmemesi." dedim, zehirli kelimeleri acımadan gerçeğin derisine batırdım. Aşkın gerçekte ne olduğunu bilmiyorum ama yarım kalan her düş bir kayıptı benim için.

"Bizim çıkmamız lazım Keskin." Vurgun başıyla Erva'ya çıkış kapısını işaret edip ağır adımlarla ilerlerken, Keskin beni bırakıp Vurgu'na döndü.

Keskin,"Ortalığı dağıtmadan işleri halledin." derken ses tonundan yükselen öfke ortama bir bomba gibi düştü. Vurgun ilerlerken bir an için duracak gibi oldu ama tekrardan sert adımlarıyla yeri dövmeye devam etti.

İKİLEM + 18 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin