xıx

63 15 46
                                    

"Neden ağlıyorsun güzel Açelya," dedi Arel oturduğumuz bankta bana doğru uzanarak. Ağladığımı gördüğünde kimsenin görmesine izin vermeden beni bahçeye çıkarmıştı, bunun için ona minnettardım.

Bilmem kaçıncı kez sorduğu bu soruya sessiz kaldım ve burnumu çektim. Bana yine mi be kızım der gibi baktı -demeyeceğini biliyordum, ben öyle hayal etmiştim çünkü nezaketi bir kenara bırakıp kabaca burnumu sildiğimi söylemesi gerekiyordu ama yapmıyordu- ve pakette kalan son mendili uzattı.

"Sadece," dediğimde yeniden hıçkırmaya başladım ve kollarını uzattı. Bir kez daha kollarına uzanırken sarılmanın gerçekten iyileştirici olduğunu düşündüm.

"Tamam, istediğin zaman anlatırsın," dediğinde "Hayır," dedim. "Anlatacağım."

"Peki, dinliyorum seni."

Geri çekildim ve uzun soluklu konuşmama başladım.

"Ben her daim başarısı nedeniyle diğerlerinden ayrılan bir öğrenciydim. Liseye umduğum gibi başlayamadım. Sürekli alaylara, hakaretlere maruz kaldım ve şu iki yılda birçok okul değiştirdim ama gittiği her yerde aynı şeyi yaşadım."

Bir nefes alıp devam ettim.

"Kimseden yardım istemedim çünkü kendim halletmek istedim, tüm bu saçmalıkları kendim yenmek istedim. Başaramadım. Gittikçe içime kapandım ve bir süre sonra kabullendim. Acıyı kendime yoldaş bildim. Kimse de fark etmedi, fark edenler görmezden gelmeyi seçti. Belki de ben fazla saldırgan davrandım başta sana olduğu gibi."

Tekrardan gözlerim doldu, sesim de titremeye başlamıştı.

"Ama sen benim gitmeni istememe rağmen gitmedin, yanımda oldun. Bana güvendin. Bana cesaret verdin. Beni sevdin." Akan yaşları silmek için uzandığında ondan hızlı davranıp kendim sildim. "Seni, senin kadar sevebileceğimden şüpheliydim çünkü on altı yaşımdayım ama çok yıprandım, insanlara karşı umut ve güvenim kalmadı. Sen vazgeçmedin." Gözlerine baktım. "Vazgeçmedin ve bende yeniden yaşama hevesi uyandırdın."

"Şey... Ne diyeyim bilemedim," derken şaşkındı ve bir elini saçlarına götürdü. "Yani, rica ederim. Dur bir dakika neden rica edeyim? Ama etmeliyim evet, ama... Eksik. Senin de bende yerin ayrı. Şey.. bu da olmadı sanırım-"

"Seni seviyorum, Arel."

Dediğim şeyle birlikte sustu, dudakları aralık kaldı ve bön bön yüzüme bakmaya başladı. Endişelenmeye başlıyordum. İçimden ona kadar saydım, durum değişmeyince "Arel," diye mırıldanıp omzuna dokundum ama yine bir tepki yoktu.

"Ben kolumu incittim, sen de dondun kaldın. Birini sevmek zor bir iş mi yahu?"

"Hayır," dedi ve hızla ayağa kalktı, beni de kaldırdı. "Çok güzel bir durum; bir iş olamayacak kadar zarif, nahif, asil ve yürek gerektiren, cesaret gerektiren bir durum!"

"Edebiyat yapma," deyip gözlerimi devirdim ama beni dizlerimin altından tutup havaya kaldırdığında bir çığlık attım. Etrafında dönmeye başlayınca saçlarım da uçuşmaya başladı, gülmeye başladım.

"Bir çiçek ve bir kadın, ben ikisine de sahip ne bahtiyar bir adamım!" diye haykırdığında okulun demirlerindeki birkaç kuş havalanıp gökte uçmaya başladı.

-

EUZUBİLLAHMİNEŞŞEYDANİRRACİMBİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİMALLAHUEKBERTÖVBEESTAĞFURULLANELHAMDÜLİLLAH

çok amin annecim :'(

acıyor canı saat 23.32'deWhere stories live. Discover now