xxv

76 17 52
                                    

"Arel," dedim başım dizlerindeyken. Beden eğitimi dersimiz vardı, iki sınıf aynı anda yapıyorduk ve benim sınıfımla Arel'in sınıfı aynı andaydı. "Sana bir şeycik sorsam?"

"Sor tabi," dedi saçlarımı okşarken. Tribünlerle salonu ayıran duvarın üstüne oturmuştu, ben de yatarak başımı kucağına koymuştum.

"Hani sen bana sürekli 23.32'de mesaj atıyorsun ya, onun bir anlamı mı var senin için?"

Gülümseyerek bana baktığında ben de ona gülümsedim. Kahkaha attığında neyin bu kadar komik olduğunu anlamadım. Bir şey mi kaçırmıştım?

"Hiç senden yaşça büyük bir tanıdığın olmadı mı?"

"Akrabalarla ilişkim de pek iyi değil," dedim gözlerimi tırnaklarımla oynadığım ellerime çevirirken. "Bununla ilgisi ne?"

"Bir ablam var benim, Alya." derken sesi sevgi ile dolmuştu. Bunu bilmiyordum. Açıkçası onunla ilgili çoğu şeyi bilmiyordum. "Ben bayağı küçüktüm, o liseye giderken işte; 10 veya 11'di sanırım. Şu an üniversiteyi bitirecek. Hatta sevgilisinin ismi Arel, biliyor musun?"

"Gerçekten mi?"

"Evet... Neyse işte o liseye giderken bir çocuğu seviyordu. Bir tane tuşlu telefonu vardı, mesajlaşırlardı. Her seferinde 21.21'de mesajlaşmaya başlarlardı, ta uyuyana kadar. O dönemde bu oldukça yaygındı yani herkes böyle bir saati denk getirmeye çalışırdı. Anlatırdı bana, sadece o değildi; arkadaşları da böyle yapardı. Ben de merak edip sormuştum neden 21.21 diye."

Derin bir nefes alıp devam etti saçlarımı okşarken.

"Her çift ve ters saatlerin anlamı vardır, Arel, demişti bana. Çiftler olumlu, tersler olumsuzdur genelde. 21.21 gelecekle ilgili hayal kuruyor ve bu hayallerde sen varsın demek. Mesela 00.00 birinin seni düşündüğüne işaret. Veya 01.10 karşındakinin sevgisi senin sevgin gibi değil demek. Gerçekten böyle mi diye sormuştum, gülerek uydurma olduklarını ama bazen çok anlamlı geldiklerini ifade etmişti. Birkaç sene o çocukla sevgiliydi, çok mutluydu. Gerçi sonra ayrıldı ve üniversitede Arel'le birlikte oldu."

Eli durdu ve yanağımı okşamaya başladı.

"Ben de sana yazmak istediğimde saatlerce düşünmüştüm nasıl bir giriş yapabilirim diye. Sert bir mizacın olduğunu biliyordum." Burnumu sıktı gülerek ve tekrar yanağımı okşamaya başladı. Gülüşü.. çok ama çok güzeldi. "Cesaretim kırılmıştı ve vazgeçecektim. Saati gördüm, 23.32'ydi. Artık yılların alışkanlığıydı, hepsini ezberlemiştim. Birisi sana âşık ve eğer bu ilişkiye özen gösterirsen birlikte olabilirsin, çaba göster demekti. Ters saat olmasına rağmen olumlu bir anlamı vardı. Tesadüf ki sen de ters mizaçlı olmana rağmen kırılmış ve sevgiye aç bir kızdın. O an vazgeçmeme kararı aldım ve sana ilk mesajı attım."

"Bunu ilk defa duyuyorum," dedim etkilenmiş bir şekilde. Saatlere anlam yüklemek ince bir ayrıntıydı.

Üzerime eğildi ve burnunu yanağıma bastırdı, derin bir nefes aldı ve bir öpücük kondurup geri çekildi. Nefesimi tutuyordum. Beni soluksuz bırakmıştı.

"Seni sandığından da çok seviyorum, güzel Açelya."

"Seni sandığından da çok seviyorum, Cornelis."

"Şimdi de Cornelis mi oldum," dedi sırıtarak. "Aptal, Sözelci, Fonksiyon ve Cornelis. Eh, Cornelis içlerinde en iyisi."

"Sence sonumuz ne olacak," dedim birden. Ayrılıkları kaldıramayan bir ruhum olduğundan bahsetmiştim ona daha önce de. O bu kadar sevgiden sonra beni bırakıp giderse hayatımın geri kalanında değil bir erkeğe bir insana ufacık dahi olsa güven hissim kalmazdı.

"Bunu düşünmek için çok erken." Ardından sesini kalınlaştırdı. "Hangi yol demiştin ya, biz nikah dairesinin yolundayız evelallah."

Kahkaha atıp saçlarını çekiştirdim.

Onu seviyordum ve benden gitmesini istemiyordum.

-

Arel-Alya çiftini hatırlayanlar var mı? Alya fazla geçmemişti, daha çok Arel-Duygu mesajlaşmasını okumuştuk. Duygulandım, Cellat Bulutlar bittiğinden ağlayacaktım; çok benimsemiştim onları :'((

Saatlerin anlamları konusu? Aslında tamamen hoş bir saatti, denk gelmiştim sonra araştırmıştım ve dedim ki ben bunu bir hikâyede kullanırım. Bu hikâyeye nasipmiş :D

acıyor canı saat 23.32'deWhere stories live. Discover now