v

86 17 32
                                    

Tam bir gün olmuştu ve hiçbir şekilde ulaşmamıştı bana. Bu kadardı işte. Gitmişti. Okulda yine hakaretlere maruz kalmış ve yüzünü göremediğim birinin arkamdan ittirmesiyle yeni silinmiş zemine düşmüştüm. Üstelik bileğim acıyordu, incitmiş olmalıydım. Kalem bile tutamamıştım.

Şimdi ise kitabı yarılamış şekilde neredeyse uyumak üzereyim. Gözlerim kapandı kapanacak gibiydi ta ki o ana kadar. Saat 23.32'ydi. Telefonum çalıyordu.

Şaşkınlık ve endişeyle karışık bir duygu sardı benliğimi, beni kimse aramazdı ki. Bu saatte arayacak kimsem yoktu. Annemler içeride oturuyordu, okuldakilerin beni rahatsız etmemesi için numaralarını hep, tek tek engellemiştim.

Komodinde duran telefonumu sol elime aldığımda şaşkınlığım arttı.

Aptal arıyor.

Arayacağı aklımın ucundan dahi geçmemişti. WhatsApp'tan arıyordu. WhatsApp, tabi ya! Nasıl akıl edememiştim, kim olduğunu öğrenebilirdim.

Ama profil fotoğrafı yoktu.

Derin bir nefes verip aramayı cevapladım, ekrana giden parmaklarım titriyordu.

"Ne var?"

Hayır, sesim titremişti. Üstelik aldığım cevap az önce yaptığım gibi derin bir nefes alışın sesiydi. Yaklaşık on saniye kadar sonra kapatmak için kulağımdan çektim telefonu ancak o an konuştu.

"Engeli kaldırır mısın?"

Sesi, o iki çocuğunkine benzemiyordu. Gerçekten ikisinden biri değildi.

"Ne için?"

"Şey... Sana ulaşamıyorum ve bu biraz çıldırtıcı bir durum."

"Ulaşmanı gerektirecek bir durum yok zaten."

Sinirlenmiştim, gerçekten iyi oynuyordu rolünü. Fakat kimseyi kandırmaya lüzum yoktu.

"Hâlâ seninle oynadığımı mı düşünüyorsun? Seninle oynamıyorum, güzel Açelya. Ben sadece o çiçeği ve kadını kaybetmek istemiyorum."

"Bana güzel Açelya deyip durma!"

"Neden?"

"Güzel değilim. Fazla kilolarım, şekil almayan saçlarım ve olmayan bir fizik."

"Sen.. çok güzelsin Açelya. Sana neyi düşündürttüklerini biliyorum, öyle bir şey yok. Aksine, bu düşünceler seni öldürecek. Yapma, lütfen."

Sesi içime işlemişti, mayışmıştım, neredeyse uyuyacaktım. Yanaklarımı ateş basmıştı. Üstelik ilk defa biri benimle böyle konuşuyordu, insanmışım gibi. Fakat eksiklerimin ağırlığını ben hissediyordum, hepsi bir yük gibi bedenimde ve beni çürütmek istemekteydi.

"Uyuyacağım," dedim konuyu değiştirip. Bu konuda konuşmak, hiçbir konuda konuşmak istemiyordum. "Gecen iyi geçsin."

Telefonu yüzüne kapadım ve engelini kaldırdım. Benimle oynamadığına inanmak istiyordum. Birkaç saniye sonra telefonum titredi.

Aptal: Senin de gecen iyi geçsin :)

acıyor canı saat 23.32'deHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin