UÇAK

290 19 6
                                    

Rahatsız hissediyordum. Andrea, benimle hiç konuşmamıştı iki gündür. Yüzüme bile baktığı yoktu doğru dürüst. Kendimi berbat hissediyordum. Tamam, dikkatsiz davranmış ve birkaç masum insanın canını tehlikeye atmış olabilirdim ama herkes yanlış yapardı.

Sıkıntıyla iç çektim. Kaldığımız hotel odasından çıkmıştık. Andrea her zamanki gibi önden yürüyordu. Ben ise Rusya'nın soğuk havasıyla baş başa yürüyordum. Rüzgar kuzeyden esiyordu. Andrea önümde durduğu için çoğu soğuk hava ona isabet ediyordu. Hasta olacaktı. Ben çok zor hastalanırdım ama cadılar için bu geçerli değildi.

Sonunda havaalanına girdiğimizde sıcak hava suratıma esti. Derin bir nefes aldım ve kollarımı tuttmayı bıraktım. Andrea uçak biletlerimizi internetten ayırtmıştı ve şuan bir bayanla konuşuyordu. Bayan annemin yaşında olmalıydı. Lakin o makyaj ve esnetik yüz ile daha genç görüneceğine daha yaşlı bir görünümü vardı.

Kırmızı dolgun dudaklarını cilveyle büzünce suratımı buruşturdum. Tanrı aşkına, bir bileti vermek bu kadar mı zor?

Sinirle nefesimi dışarıya bıraktım. Ayağımı yere vurarak bir ritim oluşturdum. Andrea'nın yüzünde iki gündür gülümseme yokken kadınla konuşurken yüz kasları acımıştır. O nasıl bir gülümsemeydi? Yok artık!

Dişlerimi sıktım. Şuan ikisininde kafasını koparmak istiyordum. İkisinin de kanlarını doğasıya içmek istiyordum. Aklıma kan gelince dudaklarımın kuruduğunu hissettim. Boğazımda keskin bir ağrı oluştu. Ben kaç gündür kan içmiyordum?

Lanet olsun, en son uçakla Rusya'ya gelirken içmiştim! Üç gün oluyordu! Şimdi yine uçağa binecektik ve birçok insan vardı. Dip dibe olacaktık!

Sıkıntıyla yerimde kıpırdandım. Andrea sonunda biletleri almış ve bana doğru yürüyordu. Acaba, tekrardan kanını içmeme izin verir miydi? Bana kızgındı ve buna sormaya çekiniyordum ama sormazsam da uçaktan herhangi birinin canı yanardı.

Kaşlarımı yenilgiyle havaya kaldırıp iç çektim. Andrea'yı takip ederken güvenlik sırasında durduk. Çok fazla insan var! Köpek dişlerim uzamıştı. Ağzımı açmamalıydım. Lanet olsun, çok güzel kokuyorlardı ve bu beni daha da zor bir duruma sokuyordu.

Nefesimi tuttum. Böyle daha rahattım. Güvenlikteki zenci bir adam elindeki aletle Andrea'yı kontrol ettikten sonra sıra bana gelmişti. Sakinleş Alexis, nefes almadığım sürece bir sorun yok.

Adam bana doğru eğildi ve aleti üzerime tuttu. Eğilmesiyle nefes almasam da kokusu burnuma gelmişti. Gözlerimi sıkıca yumdum ve sabırsızlıkla yanağımın içini ısırmaya başladım.

Sonunda temiz olduğumu belirten sesi duyduğum gibi Andrea'nın yanına gittim. Beni bekliyordu. Beni süzdüğünü hissetsem de acele ediyordum. Buradan bir an önce çıkmak istiyordum.

Andrea çok geçmeden bana yetişti. ''Yine mi susadın?''

Tereddütle ona baktım. Bana bakıyordu! Gözlerimiz kesiştiğinde kalbim ısıyla doldu. ''Evet.''

Sesim çatlamıştı. Bu onunla iki gün sonraki ilk diologumuzdu. Normal şartlarda olsa buna oldukça sevinirdim ama şuan cehennemdeymiş gibi hissettiğim için pek sevinemiyordum doğrusu.

Andrea'nın nefes alıp verdiğini duydum. ''Uçağa kadar dayan. Yine benden beslenirsin.''

Ah, kalbim tekledi. Her ne olursa olsun bana kıyamıyordu işte. Gülümsedim. Dayanabilirdim. O istesin, dayanırdım.

Uçağa bindiğimiz gibi koltuklarımıza yerleştik. Bir süre sonra uçak hareket etmeye başladı. rağatsızlıkla kıpırdandım. Sağımda Andrea oturuyordu. Onun yanında ise bir adam vardı. Küçük cama başını yaslamış ve çoktan uyumuştu. Ağzının açık olduğunu görünce yüzümü buruşturdum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 15, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KANLI GÜL (DB 2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin